Untitled 2

30.06.2010

3. Daire 2008/4571 E., 2010/2392 K.Otomotiv yedek parça ticareti yapan davacının aldığı çekleri takip ettiği defter ile satış faturalarının karşılaştırılması

3. Daire 2008/4571 E., 2010/2392 K.

"İçtihat Metni"

Temyiz Edenler

: 1- …

… Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 

Vekili

: Av. …

… 2-Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü 

İstemin Özeti

: Otomotiv yedek parça ticareti yapan davacının aldığı çekleri takip ettiği defter ile satış faturalarının karşılaştırılması sonucu bir kısım satış hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığının saptanması nedeniyle adına 2002 yılı için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi ve hesaplanan fon payı ile Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık 2002 dönemleri için hesaplanan geçici vergi ve bu vergi üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezası, ayrıca kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davada; inceleme elemanına sunulan çek kayıt defterindeki bilgiler ile satış faturalarının karşılaştırılması sonucu 2002 yılında çek karşılığı yapılan bir kısım satışlar için belge düzenlenmediği ya da satış tutarından daha az fatura düzenlendiğinin saptandığı, çek kayıt defterinin davacı şirkete ait olduğunda tartışma bulunmaması ve davacı şirket yetkilisinin ihtirazi kayıt koymadan imzaladığı tutanakta yer alan, 2002 yılında bir kısım hasılata belge düzenlenmemesinin, şirketin finans bölümü ile muhasebe bölümü arasındaki irtibatsızlıktan kaynaklandığı yolundaki ifadesi karşısında davacı adına üç kat vergi ziyaı cezalı olarak salınan kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi ve hesaplanan fon payında hukuka aykırılık görülmediği, davalı idarece mahsup dönemi geçtiğinden geçici verginin aranmadığı, ihbarnamelerde yalnızca gecikme faizine esas alınacağı belirtildiğinden dava konusu edilen geçici vergi hakkında karar verilmesine gerek bulunmadığı, yıllık vergiye mahsuben alınan bir vergi olan geçici vergi üzerinden yol açılan vergi kaybı nedeniyle üç kat vergi ziyaı cezası kesilemeyeceği, çek bilgilerine göre adına fatura düzenlenmeyen veya noksan tutarda düzenlenen kişi ve firmalar belli olduğundan, özel usulsüzlük cezasının bir kısım satış hasılatı için fatura düzenlenmemesi nedeniyle kesilen kısmında hukuka aykırılık görülmediği, olayda hukuken itibar edilebilecek bir tespit bulunmaksızın,sonradan saptanan donelere dayanarak kesildiği anlaşılan özel usulsüzlük cezasının fatura almama nedeniyle kesilen kısmında ise hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle geçici vergi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar veren, geçici vergi üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezasını bir kata indiren, özel usulsüzlük cezasının belgesiz alışları nedeniyle kesilen kısmını kaldıran, üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi ve fon payı ile özel usulsüzlük cezasının belgesiz satışlar nedeniyle kesilen kısmı yönünden davayı reddeden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 29.5.2008 gün ve E:2008/3, K:2008/711 sayılı kararının; davacı tarafından, kredili satış yapan firmalarca tutulan, matbaalar tarafından çek kaydına uygun olarak basılmış bir defter olan çek kayıt defterinde çekle yapılan satışlarla ilgili bilgiler bulunmadığı, çekin satıştan sonraki bir tarihte alınabildiği, çek tutarının her zaman bir faturayla yapılan satışa ilişkin olmadığı, alıcıların kendi çekleri yerine bazen müşterilerinden aldıkları çekleri verdikleri, çek kayıt defterine alıcıların kısa isim ve unvanlarının kaydedildiği hususları gözardı edilerek, alıcılar nezdinde karşıt inceleme yapılmaksızın, çeklerin sadece alındığı tarihe en yakın tarihli satış faturasıyla mukayese edilmek suretiyle eksik incelemeye dayanılarak belirlenen matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı, davalı idare tarafından ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359'uncu maddesinde yer alan eylemiyle vergi kaybına yol açan davacı adına geçici vergi üzerinden üç kat ceza kesilmesinde ve vergi inceleme raporunda saptanan belgesiz alışlar nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasında yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir. 

Savunmanın Özeti : Davalı idarece temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, davacı tarafından savunma verilmemiştir. 

Tetkik Hakimi

: Pelin AKÇA 

Düşüncesi

: Davacı şirketin çek tahsilatlarını takip amacıyla tuttuğu ve satış bilgilerini içermeyen çek kayıt defterinden hareketle bulunan hasılatın beyana göre farklı olması defter ve belgelerin ihticaca salih olmadığını kanıtlayamadığından, olayda 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30'uncu maddesinin aradığı anlamda re'sen tarh nedeninin varlığından söz edilemeyeceği, bu nedenle aksi yolda verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. 

Savcı

: Sevil BOZKURT 

Düşüncesi

: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının 1 numaralı bendi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmiş olup, bu cezanın kesilebilmesi için öncelikle maddede sayılan belgelerin verilmediğinin ve alınmadığının belirlenmesi ve bu belgeleri vermeyen ve almayanların saptandığına ilişkin hukuken geçerli bir tesbitin mevcut olması gerekmektedir. Dava konusu olayda ise, böyle bir tespit mevcut olmayıp, davacı hakkında 2007 yılında yapılan inceleme ile 2002 yılında belge düzenlenmediği gerekçesiyle özel usulsüzlük cezası kesildiği dikkate alındığında, maddede belirtilen unsurların bir arada gerçekleşmediği, dolayısıyla davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasının kanuna ve usule uygun olmadığı anlaşıldığından, davacı temyiz isteminin kısmen kabulüyle mahkeme kararının tasdik edilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının bozulmasına, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen diğer hususlar, 2577 sayılı Kanunun 49/1 maddesinde belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından diğer temyiz iddialarının reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17'nci maddesinin 2'nci fıkrası hükmü uyarınca temyizen incelenen dosyalarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay'ın kararına bağlı bulunduğu gibi aynı maddenin 3'üncü fıkrası gereği duruşma talebi dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabileceğinden, sözü edilen bu aşamalardan sonra 2.4.2009 tarihinde kayda giren dilekçe ile yapılan duruşma talebinin incelenemeyeceği sonucuna varılarak işin gereği görüşülüp düşünüldü: 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30'uncu maddesinde re'sen vergi tarhı; vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlandıktan sonra maddenin vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığının kabul edileceği halleri sayan bentleri arasında, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması ve tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması hallerine de yer verilmiştir. 

Dosyada bulunan inceleme raporundan, davacı şirket tarafından yasal defter ve belgeleriyle birlikte incelemeye ibraz edilen, fotokopisi dosyada bulunan ve çeke ilişkin tarih,vade, banka şubesi, tutarı gibi bilgileri içeren çek kayıt defteri ile satış faturalarının çek düzenleyicileri ile adına fatura düzenlenenler yönünden karşılaştırılarak fatura düzenlenmediği veya noksan düzenlendiği belirlenen satış hasılatları ile yasal kayıtlardan saptanan %26 karlılık oranında hareketle bu satış hasılatına isabet eden maliyet esas alınarak gelir tablosunun yeniden düzenlenmesi sonucu tarhiyata konu matrah farkının tespit edildiği anlaşılmaktadır. 

Uyuşmazlık konusu olayda, inceleme elemanınca, davacının düzenlediği faturalar ve defter kayıtları ile beyannamede yer alan bilgilerin uyumlu olmadığı yönünde bir eleştiri getirilmeyip, çek kayıt defterindeki davacı şirkete çek düzenleyen mükellefler adına çekin düzenlendiği tarihlere yakın tarihlerde fatura düzenlenip düzenlenmediği saptanmak suretiyle yapılan hesaplama sonucu tespit edilen dönem kazancının beyana göre farklılık göstermesi nedeniyle defter ve belgelerin ihticaca salih olmadığı kabul edilmiştir. 

İncelemede, satış hasılatı belirlenirken esas alınan çek kayıt defteri, işletmenin çek tahsilatlarının takip edilmesi amacını taşıyan ve matbu basılan bir defter olup, defterdeki çek tutarlarının hangi alacağa ait olduğu yolunda çek düzenleyicileri nezdinde karşıt inceleme de yapılmadan, alınan çeklere ilişkin verilerin satış faturalarıyla karşılaştırılarak yıl içinde elde edilen hasılatın sağlıklı bir biçimde saptanması mümkün değildir. 

Bu durumda satışa ilişkin bilgiler içermediğinden kanıt olma niteliği taşımayan çek defterine dayanılarak yapılan hesaplama sonucu saptanan kazanç farkının beyan dışı bırakılmış kazanç olarak kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla olayda re'sen tarh sebebinin varlığından söz edilemeyeceğinden, başka bir re'sen tarh sebebi bulunmadan belirlenen matrah farkına göre yapılan vergilendirmede ve yazılı gerekçeyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir. 

Açıklanan nedenlerle davacı temyiz isteminin kabulü ile İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 29.5.2008 gün ve E:2008/3, K:2008/711 sayılı kararının bozulmasına, davalı idare temyiz isteminin bu nedenle reddine, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 30.6.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi. 

KARŞI OY 

Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, vergi mahkemesi kararının üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi ve hesaplanan fon payı ile Temmuz-Eylül-Ekim-Aralık 2002 dönemleri için hesaplanan geçici vergi ve bu vergi üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezası, ayrıca özel usulsüzlük cezasının fatura almama nedeniyle kesilen kısmına ilişkin hüküm fıkralarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. 

Davacı adına hesap döneminin kapanmasından sonra 2007 yılında düzenlenen vergi inceleme raporuyla 2002 vergilendirme döneminde beyan dışı bıraktığı hasılatı için belgede düzenlenmediği sonucuna ulaşılarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353'üncü maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilmesi maddenin öngörülüş amacına uygun düşmediğinden, söz konusu cezanın kaldırılması gerekmektedir. 

Bu nedenle, vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin reddi, davacı temyiz isteminin kısmen kabulü ile kararın bir kısım satış hasılatı için fatura düzenlenmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulması, diğer hüküm fıkralarına yöneltilen temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.