Untitled 2

31.05.2010

3. Daire 2008/4763 E., 2010/1884 K.1999 yılında devlet tahvili ve hazine bonosundan elde ettiği faiz gelirini beyan etmemesi nedeniyle

3. Daire 2008/4763 E., 2010/1884 K.

"İçtihat Metni"

Temyiz Eden

: Uray Vergi Dairesi Müdürlüğü 

Karşı Taraf

: …

… Vekili

: Av. …

… İstemin Özeti

: 1999 yılında devlet tahvili ve hazine bonosundan elde ettiği faiz gelirini beyan etmemesi nedeniyle davacı adına re'sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ve fon payını, Danıştay Üçüncü Dairesince verilen bozma kararı uyarınca yeniden inceleyerek; davacının faiz geliri elde ettiği hazine bonosu ve devlet tahvilinin ihraç tarihinin 6.10.1999 olduğu ve banka tarafından bu faiz geliri üzerinden tevkifat yapılmadığının Yapı ve Kredi Bankasının ara kararına yanıt yazısından anlaşıldığı, uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte bulunan 98/11794 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tevkifat oranının sıfır olarak belirlendiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 86'ncı maddesinin 2'nci bendi ile 101'inci maddesinin birinci fıkrasının 5'inci bendi uyarınca dar mükellefiyete tabi mükelleflerin tevkif suretiyle vergilendirilmemiş faiz gelirinin iktisap tarihinden itibaren on beş gün içinde münferit beyanname ile beyan edileceği, sözü edilen hükümlerle, tevkif suretiyle vergilendirme imkanı olup da tevkifat yapılmamış faiz gelirlerinin münferit beyanname ile beyan edilmesinin amaçlandığı, tevkifat oranının sıfır olması nedeniyle dar mükellef olan davacının elde ettiği faiz geliri üzerinden tevkifat yapılma imkanı bulunmadığından, münferit beyannameyle beyan zorunluluğundan da söz edilemeyeceği gerekçesiyle kaldıran Mersin 1. Vergi Mahkemesinin 6.3.2008 gün ve E:2007/893, K:2008/241 sayılı kararının; Gelir Vergisi Kanununun 101'inci maddesi uyarınca davacı tarafından elde edilen tevkif suretiyle vergilendirilmemiş faiz gelirinin münferit beyanname ile beyan edilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir. 

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir. 

Tetkik Hakimi

: Pelin AKÇA 

Düşüncesi

: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. 

Savcı

: Sefer YILDIRIM 

Düşüncesi

: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 6'ncı maddesinde, Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği kurala bağlanmış, 7'nci maddesinde ise kazanç ve iradın Türkiye'de elde edilmesinin koşulları belirlenmiştir. Sözü edilen hükümler uyarınca Türkiye'de yerleşmiş sayılmayacağında tartışma bulunmayan davacının,Türkiye'de elde ettiği ve Gelir Vergisi Kanununun 75'inci maddesinin ikinci fıkrasının 5'inci bendi uyarınca menkul sermaye iradı sayılan hazine bonosu ve tahvil faizi yönünden dar mükellefiyet esasında vergilendirilmesi gerekmekte olup, vergi mahkemesince de aynı sonuca ulaşılmıştır. 

193 sayılı Kanunun uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte bulunan, 4369 sayılı Kanunla değişik 86'ncı maddenin 2'inci bendinde; dar mükellefiyette vergiye tabi gelirin sadece menkul sermaye iratları ve maddede sayılan diğer kazanç ve iratlardan bir kaçı veya tamamından ibaret olması, yıllık beyanname verilmeyecek durumlardan sayılmıştır. Sözü edilen kural uyarınca dar mükellef gerçek kişilerce elde edilen faiz geliri tevkifata tabi tutulmuşsa hiç bir şekilde beyanname verilmeyeceği açık olup, tevkif suretiyle vergilendirilmemiş faiz gelirinin ise aynı Kanunun 101'inci maddesine göre, ödemenin Türkiye'de yapıldığı yerin vergi dairesine, iktisap olunduğu tarihten itibaren 15 gün içinde münferit beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir. 

193 sayılı Kanunun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasının 7'nci bendi uyarınca tahvil ve hazine bonosu faizlerinden tevkifat yapılacağı kurala bağlanmakla birlikte, maddede yer alan tevkifat oranlarını her bir ödeme ve gelir için ayrı ayrı sıfıra kadar indirmek veya bir katına kadar artırmak suretiyle yeniden tespit etmek için Bakanlar Kuruluna tanınan yetkiye dayanılarak 15.10.1998 tarih ve 23494 sayılı Resmi Gazetede yayımlanıp yürürlüğü konulan 7.10.1998 tarih ve 98/11794 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararla, 1.10.1998 tarihinden itibaren ihraç edilen devlet tahvili ve hazine bonosu faizlerinden yapılacak tevkifat oranı, sözü edilen tarihten geçerli olmak üzere % 0 olarak tespit edilmiştir. 

Dosyanın incelenmesinden, yukarıda sözü edilen Bakanlar Kurulu Kararı Eki karar uyarınca dar mükellefiyete tabi davacının elde ettiği faiz gelirinden banka tarafından vergi tevkif edilmediği anlaşılmış olup, bu sebeple söz konusu faiz gelirinin beyan edilmesi gerektiğinden bahisle takdir komisyonu kararına dayanılarak yapılan tarhiyat; tevkifat oranının sıfır olması nedeniyle, tevkifat yapılma imkanı bulunmayan faiz gelirinin 101'inci madde çerçevesinde tevkif suretiyle vergilendirilmemiş sayılamayacağı gerekçesiyle kaldırılmıştır. 

Yukarıda sözü edilen Bakanlar Kurulu Kararı, 193 sayılı Kanunun 94'üncü maddesi gereği istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben yapılacak vergi tevkifatına ilişkin olup, nihai vergilendirmeye ilişkin bir düzenleme içermediğinden, hazine bonosu ve devlet tahvili faizlerinden yapılacak tevkifatın oranının sıfır olarak belirlenmesi, tevkif suretiyle vergilendirilmemiş faiz gelirlerinin 193 sayılı Kanunun 101'inci maddesine göre vergilendirilmesine engel teşkil etmez. 

Bu durumda, vergisi tevkif suretiyle alınmamış ve münferit beyannameyle bildirilmesi gereken faiz gelirine ilişkin tarh matrahının hukuka uygun olup olmadığı yönünden yapılacak inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, münferit beyanname ile beyan zorunluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasında hukuka uygunluk görülmemiştir. 

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Mersin 1. Vergi Mahkemesinin 6.3.2008 gün ve E:2007/893, K:2008/241 sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13'üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 31.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.