Untitled 2

03.06.2014

4. Daire 2014/865 E. , 2014/4085 K. TICARI PLAKA, MINIBÜS HATTI, GELIR VERGISI, VERGI ZIYAI CEZASI, DEĞER ARTIŞI KAZANCI

4. Daire         2014/865 E.  ,  2014/4085 K.
  • TICARI PLAKA,
  • MINIBÜS HATTI,
  • GELIR VERGISI,
  • VERGI ZIYAI CEZASI,
  • DEĞER ARTIŞI KAZANCI

"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Özeti : Kanunda inceleme yetkisi verilen takdir komisyonunca minibüs hattı ve ticari plaka satışına ilişkin matrah takdirinde farklı minibüs hatları ile farklı dönemlere satışına ilişkin satış bilgilerinin dayanak alınmasının 213 sayılı Kanun’un 134. maddesinde belirtilen amaca aykırı olduğu hakkında.

 

Temyiz Eden  : …

Karşı Taraf      : Tınaztepe Vergi Dairesi Müdürlüğü

İstemin Özeti : Davacının minibüs hattını ve ticari plakasını 2008 yılında elden çıkarması sonucu elde ettiği ileri sürülen değer artışı kazancını eksik beyan ettiği iddiasıyla takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Denizli Vergi Mahkemesinin 28/11/2013 günlü ve E:2013/320, K:2013/980 sayılı kararıyla; şehir içi minibüs taşımacılığı faaliyetinde bulunan davacıya ait minibüs hattının 21.03.2008 tarihinde minibüs hat ve plaka devir sözleşmesi ile devretmesi üzerine yapılan ihbar sonucu temin edilen belgeler ve beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığı sonucuna varılarak sevkedilen takdir komisyonunca emsal minibüs hatlarının fiili satış tutarları ile 2012 yılında verilen ilanlardaki rakamlar birlikte değerlendirilip ve ayrıca Afyonkarahisar Şoförler ve Otomobilciler Odasına da emsal minibüs hatları ve satış rakamlarının rağmen bu konuda yetkilerinin olmadığının bildirilmesi üzerine belirlenen matrah farkı üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığı, olayda minibüs ve hattının davacının bildirdiği satış tutarının normal ve mutad bir durum olmadığı açık olup, dosyada mevcut Afyonkarahisar minibüs hatlarına ilişkin fiili satış fiyatları ve bu konuda verilen satış ilanlarında da satış rakamlara göre davacının da aksi yönde ispatlayıcı herhangi bir bilgi ve belge de sunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti  : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi Yavuz Şen'in Düşüncesi :  193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 46’ncı maddesinde, 47 ve 48’inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunacağı, mükerrer 80’nci maddesinin birinci fıkrasının 6’ncı bendinde, iktisap şekline olursa olsun 70’nci maddenin 1’nci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu, son fıkrasında, faaliyetine devam eden ticari bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticari işletmeye dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların ticari kazanç sayılacağı ve bunlara ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür.

Bu düzenlemeler uyarınca kazancı basit usulde vergilendirilen bir mükellefin, faaliyetinin sona erdirilmesiyle ilgili olarak her türlü satıştan elde ettiği kazancın, ticari kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacının basit usulde ödediği gelir vergisi, onun bu faaliyetiyle ilgili olarak elde edebileceği her türlü kazancın vergisidir. 18.12.2007 tarihinde satın aldığı minibüs hattı ve ticari plakayı 21.03.2008 tarihinde satan davacının değer artışı kazancına ait gelirini eksik beyan ettiği ileri sürülerek tarhiyat yapılmışsa da; minibüs hattı ve ticari plaka satışı davacının ticari faaliyetinin sona erdirilmesine ilişkin olup, ticari faaliyetten ayrı olarak vergilendirilmesine hukuken olanak yoktur. Bu nedenle, eksik beyan edilen gelirin değer artışı kazancı olduğu ileri sürülerek yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince, dava dosyası tekemmül ettiği için davacının yürütmenin durdurulması isteminin incelenmesine gerek görülmeyerek işin esası incelenip gereği görüşüldü:

Davacının minibüs hattını ve ticari plakasını 2008 yılında elden çıkarması sonucu elde ettiği ileri sürülen değer artışı kazancını eksik beyan ettiği iddiasıyla takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davanın reddine karar veren Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80’nci maddesinin birinci fıkrasının 6’ncı bendinde, iktisap şekline olursa olsun 70’nci maddenin 1’nci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu belirtilmiş, mükerrer 81’nci maddede ise, değer artışında safi kazancın, elde çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacağı öngörülmüştür. 

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3’üncü maddesinin B bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 30’uncu maddesinin birinci fıkrasında, re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmış, ikinci fıkrasının 6 numaralı bendinde ise, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığının kabul edileceği kurala bağlanmış, aynı Kanun’un 31/8’inci maddesinde de takdirin dayanağı ve takdir hakkında izahatın takdir komisyonu kararlarında yer alması gerektiği açıklanmıştır Öte yandan, aynı Kanun’un 74’üncü maddesinin a-1 bendinde, takdir komisyonlarının görevleri arasında yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak sayılmış, 75’inci maddenin 1’inci fıkrasında takdir komisyonunun 74’üncü maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanunda yazılı inceleme yetkisine haiz olduğu, 134’üncü maddesinde, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu hükme bağlanmıştır. 

Dosyanın incelenmesinden, şehir içi minibüs taşımacılığı faaliyetinde bulunan davacıya ait Özdilek Minibüs Hattının 21.03.2008 tarihinde 12500 TL bedel karşılığı devri sonrasında yapılan bir ihbar dilekçesi ile Afyonkarahisar ilinde ticari plaka ve araçlarını satan kişilerin düşük bedel göstererek vergi kaçırdığının ileri sürülmesi üzerine davacının beyannamelerinin gerçek durumu yansıtmadığı sonucuna varılarak düzenlenen 8.01.2013 tarihli tutanakta minibüs hatlarının 2009 yılı fiili satış tutarları noter satış sözleşmelerinde belirtilen rakamlara göre Çavuşbaş ile Karşıyaka Minibüs Hatlarının 115000 TL, 250000 TL ve 150000 TL olduğu, 2012 yılında verilen ilanlarda Termal Minibüs Hattının 650000 TL, Karşıyaka Minibüs Hattının ise 500000 TL karşılığında satışa çıkarıldığının belirlendiği, davacının Özdilek Minibüs Hattını 18.12.2007 tarihinde aldığı ve beş yıl geçmeden elden çıkardığı, elde edilen gelirin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80’nci maddesinin birinci fıkrasının 6’ncı bendi uyarınca değer artışı kazancı olduğu ve değer artışı kazancı yönünden matrahın belirlenmesi için takdir komisyonunca belirlenmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine takdire sevk edildiği, söz konusu tutanak esas alınarak takdir komisyonunca belirlenen matrah farkı üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığı, Vergi Mahkemesince, olayda minibüs ve hattının davacının bildirdiği satış tutarının normal ve mutad bir durum olmadığı açık olup, dosyada mevcut Afyonkarahisar minibüs hatlarına ilişkin fiili satış fiyatları ve bu konuda verilen satış ilanlarında da satış rakamlara göre davacının da aksi yönde ispatlayıcı herhangi bir bilgi ve belge de sunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Ancak, davacının sahip olduğu Özdilek Minibüs Hattının satış tutarının tespitine ilişkin olarak esas alınan tutarların Çavuşbaş ve Karşıyaka Minibüs Hatlarının satışlarına ait bedeller ile Termal ve Karşıyaka Minibüs Hatlarına ait satış ilanları olduğu, ihtilaflı dönemin 2008 yılı olmasına karşılık matrahın tespitinde dikkate alınan verilerin 2009 ile 2012 yıllarına ilişkin olduğu görülmüş olup görevleri dolayısıyla inceleme yetkisine haiz olan takdir komisyonunca davacıya ait hattın ve plakanın satışında farklı minibüs hatlarının farklı dönemlerdeki satışlarına ilişkin bilgilerin takdire dayanak olarak alınmasının 213 sayılı Kanunu’n 134’üncü maddesinde öngörülen ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırma ve tespit etme amacına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu bakımdan eksik incelemeye dayalı olarak yapılan dava konusu tarhiyatta ve davayı reddeden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne ve Denizli Vergi Mahkemesinin 28/11/2013 günlü ve E:2013/320, K:2013/980 sayılı kararının bozulmasına, 03/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.