Untitled 2

18.11.2013

4. Daire 2010/4990 E. , 2013/8180 K. FATURALARIN GERÇEK BİR TİCARİ İLİŞKİYE DAYANMASI, SAHTE FATURA, ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI

4. Daire         2010/4990 E.  ,  2013/8180 K.
  • FATURALARIN GERÇEK BİR TİCARİ İLİŞKİYE DAYANMASI,
  • SAHTE FATURA, ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI

"İçtihat Metni"

Özeti :Sahte fatura kullanımı nedeniyle hasılata karlılık oranı uygulanarak yapılan tarhiyatta, faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayanıp dayanmadığının açıklığa kavuşturularak karar verilmesi gerektiği hakkında.

 

Temyiz Eden  : Kadıköy Vergi Dairesi Müdürlüğü/

Karşı Taraf      : … Hafriyat Nakliyat İnşaat Ticaret Limited Şirketi

İstemin Özeti: Davacı adına, sahte fatura kullandığı ileri sürülerek vergi ziyaı cezalı olarak salınan 2002 yılı kurumlar vergisi, fon payı ile kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin  26/02/2010 günlü ve E:2007/3284, K:2010/541 sayılı kararıyla; davacının faturalarını gider olarak kaydettiği, …, … Petrol Ürünleri ve İnşaat Taahhüt Nakliyat Otomotiv Sanayi Ticaret Limited Şirketi, …, … ve … Petrol Ürünleri Nakliyat Hafriyat Sanayi Ticaret Limited Şirketi adlı mükellefler hakkında sahte fatura düzenlediklerine ilişkin raporlar bulunduğu dolayısıyla fatura tutarının indirimi kabul edilmeyerek, davacının satışlarının %5'i oranında karlılık bulunduğu beyanından hareketle bu karlılık oranı uygulanarak yapılan tarhiyatta, fatura içeriği emtia ve hizmetin alınmadığı, davacının faaliyetlerinin niteliğine büyüklüğüne göre orantılı olup olmadığı hususlarında araştırma yapılmadığından eksik inceleme ve varsayıma dayalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı, özel cezasını gerektiren unsurların da oluşmadığı gerekçesiyle vergi, fon payı ve cezaların kaldırılmasına karar verilmiştir. Hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Erkan Kunduracı'nın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı Gülsen Bişkin'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Hafriyat ve nakliyat işi ile iştigal eden davacının gider belgelerinin bir kısmının sahte olduğu ileri sürülerek adına 2002 yılı için re'sen salınan kurumlar vergisi kesilen vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezaları ile hesaplanan fon payının kaldırılması istemiyle açılan davanın kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30’ncu maddesinde, re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlanmış,  maddenin 2’nci fıkrasının 4’üncü bendinde, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması re'sen tarh sebepleri arasında sayılmıştır.

Uyuşmazlık, davacının bazı faturalarının gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığı yolunda düzenlenen rapora istinaden, bu husus re'sen tarh sebebi olarak kabul edilerek ve söz konusu fatura bedelleri davacının giderlerinden çıkarılarak yapılan tarhiyata ilişkin olup, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle tarhiyata esas alınan ve yasada öngörülen re'sen tarh nedeninin olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesini gerektirmektedir.

            Bu durumda Vergi Mahkemesince öncelikle sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı nitelikte olduğu ileri sürülen faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayanıp dayanmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Ancak bu yöndeki bir incelemenin ardından re'sen tarhiyat nedenin gerçekleşmiş olması halinde, vergi matrahının tespitine ilişkin yöntemin hukuka uygunluğunun değerlendirmesi yapılabileceği halde, bu yönde bir değerlendirme yapılmadan, vergiye tabi safi kazancın tespiti açısından sahte olduğu ve maliyetleri yükseltmek amacıyla kayıtlara intikal ettirildiği ileri sürülen faturalar içeriği emtianın gerçekten alınmadığı, işletmede kullanılmadığı yönünde somut bir tespitin yapılmadığı gerekçesiyle dava konusu tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir. Bozma üzerine verilecek kararda da özel cezası hakkında yeniden karar verileceği tabiidir.

            Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 26/02/2010 günlü ve E:2007/3284, K:2010/541 sayılı kararının bozulmasına, 18.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.