Untitled 2

13.10.2011

4. Daire 2008/3635 E. , 2011/7432 K. KANUNİ TEMSİLCİ İHTİYATİ HACİZ ŞİRKET MÜDÜRÜ

4. Daire         2008/3635 E.  ,  2011/7432 K.
  • KANUNİ TEMSİLCİ
  • İHTİYATİ HACİZ
  • ŞİRKET MÜDÜRÜ

"İçtihat Metni"

Özeti : Kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla, kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi şartıyla, sadece asıl borçlu veya sorumlu hakkında değil, bunların kanuni temsilcileri ve ortakları hakkında da ihtiyati haciz kararı alınabileceği hakkında.

 

            Temyiz Eden  : Kadıköy Vergi Dairesi Müdürlüğü

            Karşı Taraf    : …

            Vekili             : Av.…

            İstemin Özeti : … Taşımacılık Gümrükleme İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin vergi borçlarını güvence altına alınması amacıyla şirket müdürü olan davacının banka hesabına 30.6.2006 günlü ve 27907 sayılı haciz bildirisi üzerine tesis edilen ihtiyati haczin iptali istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 6.2.2007 günlü ve E:2006/1842, K:2007/207 sayılı kararıyla; davacının ortağı olduğu … Taşımacılık Gümrükleme İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ndeki hisselerini 8.10.1999 tarihinde noter satış sözleşmesiyle devretmesine karşın davacı adına 30.6.2006 tarihinde ihtiyati haczin tesis edildiği, hisselerini devrettiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin vergi borçları için davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu ihtiyati haciz kararının iptaline karar verilmiştir. Davalı İdare, davacının sorumluluğunun devam ettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

            Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

            Tetkik Hakimi Yavuz Şen'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

            … Taşımacılık Gümrükleme İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin vergi borçlarını güvence altına alınması amacıyla şirket müdürü olan davacının banka hesabına 30.6.2006 günlü ve 27907 sayılı haciz bildirisi üzerine tesis edilen ihtiyati haczin iptaline karar veren Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.

            6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 511 inci maddesinde, ortaklar ve müdürlerin ad, soyad ve ikametgahları ile tabiiyetleri; esas sermaye ile ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları; şirketin ne suretle temsil edileceği limited şirketlerde tescil ve ilan olunacak hususlar arasında sayılmıştır. Aynı Kanunun, ticaret sicili ve tescilin düzenlendiği ikinci faslında yer alan 33 üncü maddesinde, tescil edilmiş hususlarda vukubulacak her türlü değişikliklerin de tescil olunacağı, 38 inci maddesinde de, ticaret sicili kayıtlarının üçüncü kişiler yönünden ancak gazetede ilan edilmesinden sonra hüküm ifade edeceği kurala bağlanmıştır.

            Türk Ticaret Kanunu uyarınca ticaret siciline tescil ve ticaret sicili gazetesinde ilan edilmeyen hisse devri konusunda vergi dairesi de üçüncü kişi durumundadır. Ticaret sicili gazetesinde ilan edilme zorunluluğunun amacı, şirkette meydana gelen ve daha önce tescil ve ilan edilen hususlardaki değişikliklerden üçüncü kişileri haberdar ederek, menfaatlerinin korunmasını sağlamaktır. Bu kapsamda, vergi alacağının tahsilini sağlamakla görevli olan vergi dairesinin menfaatinin, daha geniş anlamda,  kamu  yararının  korunması  ve  Anayasal  yükümlülük olan vergi ödevinin tam olarak gerçekleştirilmesinin temini bakımından da hisse devrinden vergi dairesinin bilgilendirilmesi, bu yolla kamu alacağının tahsilinde muhatabın kim olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu husus ise, Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereği tescil ve ilanla, hisse devrinin doğrudan ilgili kişiler tarafından vergi dairesine yazılı olarak bildirilmesi veya vergi dairelerince herhangi bir yolla hisse devrinden haberdar olunmasıyla gerçekleşebilir.

            Davacı, 8.10.1999 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirketteki hisselerini devretmiş ise de, devre ilişkin işlemler Ticaret Sicili Gazetesinde 31.10.2006 tarihinde ilan edildiği ve bu tarihten önce vergi dairesinin hisse devrinden haberdar olmadığı anlaşıldığından davacının şirket müdürü sıfatının ve bundan dolayı da şirket borçlarından sorumluluğunun ilan tarihine kadar devam edeceği açıktır.

            6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 3 üncü maddesinde, amme borçlusu veya borçlu teriminin, amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini ifade edeceği belirtilmiş, aynı Kanunun 13 üncü maddesinde de, ihtiyati haciz sebepleri yedi bent halinde sayılmış, bu hallerden herhangi birisinin mevcudiyeti halinde de hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahallin en büyük memurun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağı açıklanmıştır.

            Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla söz konusu tedbirin, kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi şartıyla sadece asıl borçlu mükellef veya sorumlu hakkında değil, bunların kanuni temsilcileri ve ortakları hakkında da uygulanmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır.

            İncelenen dosyada, adı geçen şirketin beyan ettiği matrahlar üzerinden tahakkuk eden vergilerin ödenmemesi nedeniyle ilgili dönem olan 2000 yılı için şirket müdürü olarak sorumluluğun devam ettiği anlaşılan davacı hakkında 6183 sayılı Yasa'nın 13/ 3 üncü maddesi uyarınca ihtiyati haciz işlemi tesis edildiği anlaşılmakta ise de; davalı İdare tarafından borçlu şirketin ve şirket müdürünün takibi hakkında yapılan işlemlere ilişkin hiç bir bilgi ve belge dosyaya eklenmediği gibi, davacının kaçması, mallarını kaçırması veya hileli yollara sapması hususlarında bir tespit de bulunmamaktadır.  Bu   itibarla   davacı   adına   tesis  edilen  dava  konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediğinden Mahkeme kararı sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunmuştur.

            Açıklanan nedenlerle davalı İdarenin temyiz isteminin reddine, İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 6.2.2007 günlü ve E:2006/1842, K:2007/207 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla 13.10.2011 gününde karar verildi.

 

KARŞI OY

            Davalı İdarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının aynı neden ve gerekçelerle onanması gerekeceği oyu ile karara karşıyım.