Untitled 2

15.04.2011

4. Daire 2008/2454 E., 2011/2279 K. 4.3.2008 günlü ve 26806 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Sıra No'lu 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü

4. Daire 2008/2454 E., 2011/2279 K.

"İçtihat Metni"

Davacı : …

… Davalı: Maliye Bakanlığı 

Davanın Özeti: 4.3.2008 günlü ve 26806 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Sıra No'lu 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle Tahsili Hakkında Kanun Genel Tebliğinin, I-C bölümünün yedinci paragrafında yer alan " 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 124 üncü maddesinden hareketle açılmış olan davalara konu vergi ve cezalar, kesinleşmiş alacak oldukları için Kanun kapsamına girmemektedir." düzenlemesinin iptali isteminden ibarettir. 

Savunmanın Özeti : Dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur. 

Tetkik Hakimi Y…

…. Ş…

…'in Düşüncesi : 213 sayılı Kanunun "Vergi Hatalarını Düzeltme ve Reddiyat" başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 116 ncı maddesinde vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış ve bu hatalar "Hesap hataları" ve "Vergilendirme hataları" başlıkları altında 117 ve 118 inci maddelerinde ayrı ayrı açıklanmıştır. Bu maddelere göre bir vergilendirme işleminde vergi hatasından söz edebilmek için ortada açık biçimde vergi miktarında fazlalık veya eksiklik ya da vergi yükümlülüğünün saptanmasına neden olan yanlışlıkların mevcut olması gereklidir. Bir vergilendirme işleminin düzeltme ve şikayet yoluyla yargı önüne getirilebilmesi ise, ileri sürülen hususların vergi hatası kapsamında mütalaa edilmesi, vergi hatasının varlığından sözedilebilmesi için de ileri sürülen iddiaların hukuki yorum gerektirmeksizin, Kanunun lafzında öngörülen şekilde açık bir vergi hatasının sözkonusu olmasına bağlıdır. Bu niteliği dikkate alındığında, düzeltme ve şikayet başvurusunun, vergilendirme süreci içerisinde kendine has özellikler ve usul içeren, ancak Kanunda öngörülen belirli şartların mevcut bulunması halinde yararlanılabilecek bir yol olduğu anlaşılmış olup, 5736 sayılı Kanunda bu hususa ilişkin özel bir düzenleme yapılmamış olduğundan, düzeltme ve şikayet başvuruları üzerine açılan davaların 5736 sayılı Kanundan yararlanmasına olanak bulunmamaktadır. 

Bu açıklamalar dikkate alındığında, davacının yapılan tarhiya karşı dava açma yolunu kullanmayarak veya dava süresini geçirerek, düzeltme ve devamında da şikayet başvurusu yolunu tercih etmesi sonucu tesis edilen işlem, dava açma süresi geçirilmek suretiyle kesinleşmiş bir kamu alacağına ilişkin işlem olup, ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergi ve maddede sayılan diğer kamu alacaklarına ilişkin olduğundan sözedilemez. Bu durumda, Genel Tebliğin dava konusu edilen " 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 124 üncü maddesinden hareketle açılmış olan davalar..." ifadesinde hukuka aykırılık görülmediğinden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı G…

….. B…

…..'in Düşüncesi : Davacının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 124 üncü maddesi kapsamında şikayet yoluyla yaptığı başvurunun reddi üzerine ret işlemine dayanak gösterilen 4.3.2008 tarihli ve 26806 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra Nolu 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun Genel Tebliğinin, "Kapsam başlıklı (c) işaretli bölümündeki, "213 sayılı Vergi Usul Kanunun 124 üncü maddesinden hareketle açılmış olan davalara konu vergi ve cezalar, kesinleşmiş olacak oldukları için Kanun kapsamına girmemektedir" bölümünün 5736 sayılı Kanuna ve Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle dava açılmıştır. 

Dava konusu Tebliğin dayanağını oluşturan 27.2.2008 tarihli ve 26800 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde; 

1-Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle; 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarından, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre itiraz ve temyiz süreleri geçmemiş veya ihtilaflı olup kanun yolu tüketilmemiş bulunanlar için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar aynı Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksidi uzlaşma tutanağının başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı binde iki oranında hesaplanacak faiziyle birlikte tamamen ödenmek şartıyla uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilir hükmüne yer verilmiştir. 

Kanun, Vergi Usul Kanunu'nun uzlaşma kapsamına giren vergi ve cezaların tahsiline yönelik ikinci bir uzlaşma hakkı tanımıştır. 

Yasanın verdiği yetki çerçevesinde yayımlanan Tebliğ yasanın kapsamını açıklayıcı nitelikte olup, davacının şikayet başvurusunun reddi üzerine tesis edilen işlemde mevcut düzenlemeye aykırılık bulunmamaktadır. 

Dava konusu Tebliğin ilgili bölümünün iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: 

Dava, 4.3.2008 günlü ve 26806 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Sıra No'lu 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle Tahsili Hakkında Kanun Genel Tebliğinin, I-C bölümünün yedinci paragrafında yer alan " 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 124 üncü maddesinden hareketle açılmış olan davalara konu vergi ve cezalar, kesinleşmiş alacak oldukları için Kanun kapsamına girmemektedir." düzenlemesinin iptali istemiyle açılmıştır. 

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarından, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre itiraz ve temyiz süreleri geçmemiş veya ihtilaflı olup kanun yolu tüketilmemiş bulunanlar için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar aynı Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksidi uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitte, taksit tutarları ilk taksit ödeme süresinin başlangıç tarihinden itibaren her ay ve kesri için ayrı ayrı binde iki oranında hesaplanacak faiziyle birlikte tamamen ödenmek şartıyla uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilir kuralına yer verilmiştir. 

5736 sayılı Kanunun gerekçesinde, ihtilaflı alacakların bir an önce Hazineye intikalini sağlamak ve yargı mercilerinin iş yükünü hafifletmek amacıyla, mükelleflere ihtilaflı alacaklar için bir kez daha 213 sayılı Kanunun uzlaşma hükümlerinden yararlanma fırsatı verilmesi ve uzlaşma yolu ile alacakların tasfiye edilmesinin amaçlandığı, ihtilafın kesinleşmiş olması halinde ise yapılan düzenlemeden yararlanılma imkanı verilmediği, hem mükellef hem de idarenin kanun yolu tüketilmek suretiyle kesinleşmiş yargı kararı üzerine oluşan duruma göre yükümlülüğünü yerine getirmesi gereğinin korunduğu, yapılan düzenleme ile mükellefle idare arasında doğan ihtilafları uzlaşılarak sona erdirmek, kamu alacağını garanti altına almak ve yargı organları ile gelir idaresini yığılmış dosyalardan kurtarmanın hedeflendiği belirtilmektedir. 

Dosyanın incelenmesinden, takdir komisyonunca belirlenen matrahlar üzerinden 2001 ve 2002 dönemleri için davacı adına res'en katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı, tarhiyata süresinde dava açılmayarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116 ve devamı maddeleri uyarınca düzeltme ve şikayet başvurularında bulunulduğu, bu başvuruların da reddedilmesi üzerine oluşan olumsuz işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların Vergi Mahkemesince reddedilmesi üzerine davacı tarafından Danıştay'a yapılan temyiz başvurusunun incelenme sırası beklediği esnada 5736 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği, davacının da bu Kanundan yararlanmak amacıyla 20.3.2008 taihinde İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'na müracatta bulunduğu, anılan Vergi Dairesinin 30.3.2008 günlü ve 1022 sayılı yazısıyla, tarhiyatların kesinleştiği ve kesinleşmiş amme alacakları 5736 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gerekçe gösterilerek isteminin reddilmesini takiben görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır. 

5736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarından, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre itiraz ve temyiz süreleri geçmemiş veya ihtilaflı olup kanun yolu tüketilmemiş bulunanlar denilmek suretiyle Kanunun kapsamı belirlenmiş, sınırları çizilmiştir. Bu maddeye göre, 5736 sayılı Kanundan yararlanılabilmek için ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergi ve maddede sayılan diğer kamu alacakları sözkonusu olmalı, ayrıca dava, itiraz ve temyiz sürelerinin geçmemiş veya kanun yolunun tüketilmemiş olması gerekmektedir. 5736 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen gerekçesinde de, ihtilaflı alacaklar için bir kez daha 213 sayılı Kanunun uzlaşma hükümlerinden yararlanma fırsatı verilmesi ve uzlaşma yolu ile alacakların tasfiye edilmesinin amaçlandığı, ihtilafın kesinleşmiş olması halinde ise yapılan düzenlemeden yararlanma imkanı verilmediği açıklanarak Kanunun kapsamı sınırlandırılmıştır. 

213 sayılı Kanunun "Vergi Hatalarını Düzeltme ve Reddiyat" başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 116 ncı maddesinde vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış ve bu hatalar "Hesap hataları" ve "Vergilendirme hataları" başlıkları altında 117 ve 118 inci maddelerinde ayrı ayrı açıklanmıştır. Bu maddelere göre bir vergilendirme işleminde vergi hatasından söz edebilmek için ortada açık biçimde vergi miktarında fazlalık veya eksiklik ya da vergi yükümlülüğünün saptanmasına neden olan yanlışlıkların mevcut olması gereklidir. Bir vergilendirme işleminin düzeltme ve şikayet yoluyla yargı önüne getirilebilmesi ise, ileri sürülen hususların vergi hatası kapsamında mütalaa edilmesi, vergi hatasının varlığından sözedilebilmesi için de ileri sürülen iddiaların hukuki yorum gerektirmeksizin, Kanunun lafzında öngörülen şekilde açık bir vergi hatasının sözkonusu olmasına bağlıdır. Bu niteliği dikkate alındığında, düzeltme ve şikayet başvurusunun, vergilendirme süreci içerisinde kendine has özellikler ve usul içeren, ancak Kanunda öngörülen belirli şartların mevcut bulunması halinde yararlanılabilecek bir yol olduğu anlaşılmış olup, 5736 sayılı Kanunda bu hususa ilişkin özel bir düzenleme yapılmamış olduğundan, düzeltme ve şikayet başvuruları üzerine açılan davaların 5736 sayılı Kanundan yararlanmasına olanak bulunmamaktadır. 

Bu açıklamalar ile Kanunun amacı ve gerekçesi dikkate alındığında, davacının yapılan tarhiya karşı dava açma yolunu kullanmayarak veya dava süresini geçirerek, düzeltme ve devamında da şikayet başvurusu yolunu tercih etmesi sonucu tesis edilen işlem, dava açma süresi geçirilmek suretiyle kesinleşmiş bir kamu alacağına ilişkin işlem olup, ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen vergi ve maddede sayılan diğer kamu alacaklarına ilişkin olduğundan sözedilemez. Bu durumda, 1 Sıra No'lu 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü İle Tahsili Hakkında Kanun Genel Tebliğinin, I-C bölümünün yedinci paragrafında yer alan "213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 124 üncü maddesinden hareketle açılmış olan davalar..." ifadesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. 

Açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacıdan 38,20YTL maktu karar harcı alınmasına, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 15.4.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.