Untitled 2

25.01.2011

4. Daire 2008/9413 E., 2011/342 K.Davacının banka hesapları ile taşıt araçlarına uygulanan 15.4.2008 tarih ve 8550 sayılı ihtiyati haciz işleminin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

4. Daire 2008/9413 E., 2011/342 K.

"İçtihat Metni"

Temyiz Eden:…

… Limited Şirketi 

Vekili: Av…

…. 

Karşı Taraf:Ulus Vergi Dairesi Müdürlüğü 

İstemin Özeti: Davacının banka hesapları ile taşıt araçlarına uygulanan 15.4.2008 tarih ve 8550 sayılı ihtiyati haciz işleminin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Ankara 1.Vergi Mahkemesinin 24.9.2008 günlü ve E:2008/828, K:2008/1400 sayılı kararıyla, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9 uncu maddesinde, Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezasının kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddede sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olunduğu takdirde, vergi incelemesine yetkili memurca yapılan ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, 13 ncü maddede de, 9 uncu madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde veya borçlunun belli bir ikametgahı yoksa mükellefler hakkında hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla ihtiyati haczin derhal tatbik olunacağı hükmüne yer verildiği, dosyanın incelenmesinden, davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarından tarh edilen vergi ve ceza tutarının yüksek meblağda olması nedeniyle ihtiyati haciz uygulandığının anlaşıldığı, olayda teminat istenmesini gerektirir işlemlerin gerçekleştiği görüldüğünden, ihtiyati haczin kanuna uygun olduğu, ihtiyati haciz işlemlerinin onay tarihi 8.4.2008 olmasına karşın, 9.4.2008 tarihli yazıyla teminat istenmiş ise de, süresi içinde ve dava devam ederken teminat gösterilmediğinden, bu hususun işlemi kusurlandırmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. 

Savunmanın Özeti: Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. 

Tetkik Hakimi E…

…. K…

…….'nın Düşüncesi : 6183 sayılı Kanunun 13. maddesi ile 9. maddesinde belirtilen koşullar gerçekleşmediğinden, ihtiyati haciz işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı A.K…

….. T…

…….'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi 6183 sayılı Kanunun 15. maddesinde, haklarında ihtiyati haciz işlemi uygulananların ancak bu haciz nedenine itiraz edebilecekleri açıklanmıştır. İhtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuka konu vergi ve cezalara karşı dava açılmış olması ihtiyati haczin kaldırılması için yeterli sebep olamaz. Bu durumda tarhiyatın esası hakkında Danıştay'dan kesin karar çıkıncaya kadar ihtiyati haczin devam ettiğinin kabulü gerekir. Şirket hakkında ihtiyati haciz kararı alındığı ve bunun ihtilafsız bulunduğu anlaşıldığından vergi idaresince bu haciz kararından dolayı teminat istenilmesi suretiyle tesis edilen işlemde kanun hükümlerine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: 

Davacının banka hesapları ile taşıt araçlarına uygulanan ihtiyati haczin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir. 

İhtiyati haciz işlemi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 13 üncü maddesinin 1 numaralı bendi gerekçe gösterilerek tesis edilmiştir. Anılan maddenin 1 numaralı bendinde 9'uncu madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin mevcut olması, durumunda hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun (5345 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi ile Vergi Dairesi Başkanı) kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre, ihtiyati haczin derhal tatbik olunacağı belirtilmiştir. 

6183 sayılı Kanunun 13 üncü fıkrasının birinci fıkrasına göre, ihtiyati haciz tesisi ancak teminat istenilmesini gerektiren hallerin varlığının ortaya konulması halinde mümkündür. Aynı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında "213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344 üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenir." hükmü yer almaktadır. 

Yukarıda yer alan yasa hükmüne göre, ilgililerden teminat istenebilmesi için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344 üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli işlemlere, diğer bir anlatımla vergi incelemesine başlanmış olması ve incelemeye yetkili memurlarca ilk hesaplar yapılarak teminat istenmesine esas olacak bir miktarın belirlenmesi gereklidir. Dolayısıyla, teminatın ancak devam eden bir vergi incelemesi esnasında ve inceleme elemanlarınca yapılan ilk hesaplamalar sonucu belirlenen miktar üzerinden istenebilmesi mümkündür. Vergi incelemesi sonuçlanıp, kesin rakamlar belirlenerek bulunan matrah farkı nedeniyle tarhiyat yapılması halinde ise, anılan maddeye göre teminat istenmesine hukuken olanak bulunmadığı gibi, aynı Kanunun 13/1 inci maddesi uyarınca ihtiyati haciz uygulanması da mümkün değildir. 

İncelenen dosyada,davacının 2003 ila 2006 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuyla bulunan matrah farkları nedeniyle yapılan tarhiyat miktarının yüksek olması gerekçe gösterilerek vergi dairesi müdürü tarafından 9.4.2008 tarih ve 20575 sayılı yazıyla kamu alacağının güvenceye alınması için ihtiyati haciz kararının uygulanmasının istendiği, gerekli olurlar alındıktan sonra davacıya tebliğ edilen 9.4.2008 günlü yazı ile 6183 sayılı Kanun gereğince teminat istenerek yasal süre verildiği ve dava konusu ihtiyati haciz işleminin tesis edildiği ve tarhiyatlara ilişkin vergi/ceza ihbarnamelerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre teminat istenilmesine ilişkin yazıda tebliğ tarihinden itibaren yasal süresi içinde teminat gösterilmesi gerektiği belirtilmesine karşın bu süre beklenilmeden düzenlenen vergi/ceza ihbarnameleri tebliğ edildiğinden kesin miktarın belirlenmesi ve ihbarnamelerin tebliğ edilmesi sonucu teminat istenilmesi için gerekli olan incelemenin devam etmesi koşulu ortadan kalkmıştır. Diğer bir ifadeyle idarenin teminat gösterme süresi içinde ihbarnamelerin tebliğiyle teminat istenilmesi için gerekli yasal koşullar ortadan kalkmıştır. 

Bu durumda, vergi incelemesi tamamlanıp, tarhiyat yapıldıktan sonra 6183 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin 1 nci fıkrası uyarınca teminat istenmesi ve verilen süre beklenmeden teminat gösterilmemesi nedeniyle ihtiyati haciz uygulanması mümkün olmadığından, dava konusu işlemde ve bu işleme karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. 

Diğer yandan, ihtiyati haciz kararı onayı alınması için yazılan 20575 sayılı yazının tarihi 9.4.2008 olmasına karşın, Vergi Dairesi Başkanı tarafından verilen olur tarihinin bundan bir gün önceki tarih olan 8.4.2008 olması karşısında, işlemde bu yönüyle de yasaya uyarlık görülmemiştir. 

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Ankara 1.Vergi Mahkemesinin 24.9.2008 günlü ve E:2008/828, K:2008/1400 sayılı kararının bozulmasına, 25.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.