Untitled 2

21.10.2010

4. Daire 2008/1934 E., 2010/5194 K.2004 yılında elde ettiği değer artışı kazancını beyan etmediği ileri sürülerek salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle

4. Daire 2008/1934 E., 2010/5194 K.

"İçtihat Metni"

Temyiz Eden 

: Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğü 

Karşı Taraf 

: …

… İstemin Özeti 

: Davacının 2004 yılında elde ettiği değer artışı kazancını beyan etmediği ileri sürülerek salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 7.Vergi Mahkemesi 15.11.2007 günlü ve E:2007/1280, K:2007/2696 sayılı kararıyla; davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda, davacının 11.6.2001 tarihinde 9.500,00 YTL'ye satın aldığı taşınmazı, 21.9.2004 tarihinde 33.000.00 YTL'ye …

…'a sattığı, anılan şahıs tarafından bu taşınmazın alımında konut kredisi kullanıldığı ve taşınmazın tamamı üzerinde 120.500,00 YTL.bedelle kredi veren banka lehine birinci dereceden ipotek tesis edildiği, geri ödeme planına göre çekilen konut kredisinin 90.000.00 YTL olduğunun tespit edilmesi üzerine taşınmazın değerinin 90.000,00 YTL olduğu kabul edilerek ,bu miktar üzerinden kanuni indirimler de dikkate alınarak dava konusu tarhiyatın yapıldığı, ancak inceleme elemanı tarafından taşınmazın alış ve satışını yapan kişilerin ifadesine başvurulmadığı gibi, çekilen konut kredisinin tamamının satılan konut için kullanılıp kullanılmadığı tespit edilmediğinden dava konusu tarhiyatın hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı İdare, resmi evraklar üzerinden yapılan tespitler sonucu düzenlenen rapora göre salınan dava konusu verginin yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. 

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir. 

Tetkik Hakimi Zübeyde Bulur'un Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı Gülsen Bişkin'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: 

Davacının 2004 yılında elde ettiği değer artışı kazancını beyan etmediği ileri sürülerek salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılmasına karar veren Vergi Mahkemesi kararı davalı İdare tarafından temyiz edilmiştir. 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun Mükerrer 80 nci maddesinin, 6 ncı bendinde, iktisap şekline olursa olsun 70 nci maddenin 1 nci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu belirtilmiş, mükerrer 81 nci maddede ise, değer artışında safi kazancın, elde çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacağı öngörülmüştür. 

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu belirtilmiştir. Kanun'un 30 uncu maddesinde öngörülen re'sen vergil tarhı ile ulaşılmak istenen amaç ise beyan edilmesi gereken gelirin gerçek veya gerçeğe en yakın haliyle tespit edilmesidir. 

İncelenen dosyada, Tapu Sicil Müdürlüğünden elde edilen bilgilere göre, davacı tarafından 11.6.2001 tarihinde 9.500,00 YTL'ye satın alınan taşınmazın, 21.9.2004 tarihinde 33.000.00 YTL'ye satıldığı, ancak 21.9.2004 tarihli ve 7312 yevmiye numaralı Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen resmi senette, söz konusu taşınmaz üzerine davacının …

… T.A.Ş. den kullandığı kredilerin teminatı olarak …

… T.A.Ş. lehine birinci dereceden ipotek tesis edildiğinin belirtildiği, bankadan alınan bu krediye ait ödeme planına göre de, çekilen konut kredisinin 90.000.00 YTL olduğunun tespit edilmesi üzerine taşınmazın gerçek satış bedeli 90.000,00 YTL olarak kabul edilip, yasal indirimler de dikkate alınarak beyan dışı bırakılan değer artışı kazancı üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır. 

Beyan dışı bırakılan değer artışı kazancının, resmi kayıtlar üzerinden tespit edilmiş olması ve ispat yükü kendisine düşen davacı tarafından, taşınmazın tespit edilen tutarın altında bir tutarla satıldığının hukuken geçerli belgelerle ispatlanamamış olması karşısında davacı adına yapılan tarhiyat yasal olup, tarhiyatın kaldırılmasına ilişkin Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. 

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, İstanbul 7.Vergi Mahkemesinin 15.11.2007 günlü ve E:2007/1280, K:2007/2696 sayılı kararının bozulmasına 21.10.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi. 

KARŞI OY 

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle karara karşıyım.