Untitled 2

17.06.2010

4. Daire 2010/548 E., 2010/3688 K.Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 13.3.2003 tarihinde hakkında tedrici tasfiye kararı verilen ve Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46/B-3 üncü maddesi uyarınca

4. Daire 2010/548 E., 2010/3688 K.

"İçtihat Metni"

Temyiz Eden

: Maslak Vergi Dairesi Müdürlüğü 

Karşı Taraf

: …

… Menkul Kıymetler Ticaret Anonim Şirketini Temsilen Yatırımcıları Koruma Fonu 

Vekili

: Av. …

… İstemin Özeti

: Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 13.3.2003 tarihinde hakkında tedrici tasfiye kararı verilen ve Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46/B-3 üncü maddesi uyarınca Yatırımcıları Koruma Fonu'na devredilen davacı tarafından, vergi alacağının iade edilmeyerek başka borçlarına mahsubuna ilişkin 8.10.2008 günlü ve 2008/809 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 8.Vergi Mahkemesi, 24.9.2009 günlü ve E:2009/563, K:2009/2355 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, Yatırımcıları Koruma Fonu'na devredilen davacı kurumun 2007 yılı kurumlar vergisi beyannamesine göre iadesi gereken alacağının, 9.9.2008 tarihli dilekçeyle nakden iadesinin istendiği, davalı İdarece, 6183 sayılı Yasanın 23 üncü maddesine göre nakden iadenin mümkün olmadığı belirtilerek dava konusu mahsup işleminin yapıldığının anlaşıldığı, Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46/A ve 46/B maddeleri uyarınca tedricen tasfiyeye tabi tutularak Yatırımcıları Koruma Fonu'na devredilen aracı kurumların tasfiyesinde öncelikle yatırımcılara ödeme yapılacağı, 6183 sayılı Kanun'un 23 üncü maddesinde, tahsil edilip de reddi icap eden amme alacaklarının muaccel borçlara mahsup edilmek suretiyle reddolunacağının hükme bağlandığı, maddede öngörülen hususun 6183 sayılı Yasa uyarınca cebri takip yoluyla tahsil edilmiş olan ancak iadesi gereken alacakların iadesine ilişkin olduğu, davacının iadesini talep ettiği alacağın ise 6183 sayılı Yasa uyarınca tahsil edilen bir alacak olmayıp vergi mevzuatından doğan bir vergi iadesi alacağı olduğu dolayısıyla 6183 sayılı Kanun'un 23 üncü maddesine göre nakden iade yerine mahsup işlemi yapılmasının yasal olmadığı, öte yandan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46/B maddesinde; tedrici tasfiye kararı verilen aracı kurumun ödemelerinin duracağı ve tüm mal varlığı üzerinde bu karar tarihi itibariyle sadece fon tarafından tasarrufta bulunulabileceği, tasfiye bakiyesinin ise; tasfiye amacı kapsamında yer alan hak sahiplerinden alacağının tamamı karşılanamayanların alacağının ödemesinde kullanılacağı, bu alacaklar tamamen karşılandıktan sonra artan kısımdan öncelikle kamu alacakları ve kalandan fonun yaptığı avans ve tasfiye giderleri nedeniyle doğan alacağın ödeneceği hükmüne yer verildiği, bu düzenlemeyle öncelikle yatırımcı haklarının korunması amaçlandığı halde öncelikle amme alacağının tahsili sonucunu doğuracak şekilde yapılan mahsup işleminin yasaya uygun olmadığı ayrıca alacağın, davacının bu yönde bir iradesi olmadığı dikkate alındığında; ödeme emri ile istenmeden doğrudan alacağın tahsili sonucunu doğuracak şekilde yapılan mahsup işleminin bu yönüyle de hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Davalı İdare, 6183 sayılı Kanun'nun 23 üncü maddesine göre yapılan işlemin yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. 

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. 

Tetkik Hakimi Hayrettin Korucu'nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı Nagihan Altekin'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: 

Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 13.3.2003 tarihinde hakkında tedrici tasfiye kararı verilen ve Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46/B-3 üncü maddesi uyarınca Yatırımcıları Koruma Fonu'na devredilen davacı tarafından, vergi alacağının iade edilmeyerek başka borçlarına mahsubuna ilişkin 8.10.2008 günlü ve 2008/809 sayılı işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. 

2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 46/B maddesinde; tedrici tasfiyenin amacının, aracı kurumların mal varlığını işin niteliğine göre aynen veya nakde çevirmek suretiyle elde edilen bedeli tahsis ederek, Kanun çerçevesinde yapılan sermaye piyasası faaliyetlerinden dolayı müşterilerine olan nakit ödeme ve sermaye piyasası araçları teslim yükümlülüklerini tasfiye etmek olduğu, tedrici tasfiye karar ve işlemlerinde Türk Ticaret Kanunu, İcra İflas Kanunu ve diğer mevzuatın tasfiye ile ilgili hükümlerinin uygulanamayacağı, hakkında tedrici tasfiye kararı verilen aracı kurumun ödemelerinin duracağı ve tüm mal varlığı üzerinde bu karar tarihi itibariyle sadece fon tarafından tasarruf edileceği, tasfiye bakiyesinin ise; tasfiye amacı kapsamında yer alan hak sahiplerinden alacağının tamamı karşılanamayanların alacağının ödemesinde kullanılacağı, ancak tasfiye bakiyesi bu alacakların tamamını karşılamaya yetmezse ödemelerin garameten yapılacağı, bu alacaklar tamamen karşılandıktan sonra artan kısımdan öncelikle kamu alacakları ve kalandan fonun yaptığı avans ve tasfiye giderleri nedeniyle doğan alacağın ödeneceği, 46/K maddesinden sonra eklenen 1 nci fıkrada ise; tedrici tasfiye çerçevesinde başlamış olan tüm icra takiplerinin kendiliğinden duracağı hükmüne yer verilmiştir. 

Fon tarafından tedrici tasfiye işlemleri yürütülen aracı kurumun yukarıda yer alan kanun maddeleri uyarınca tüm ödemeleri durmuş olup tüm mal varlığı üzerinde tasarruf hakkı fona geçmiştir. Yapılan bu düzenlemelerle öncelikle yatırımcı haklarının korunması amaçlanmıştır. Fon tarafından yatırımcıların hakları ödendikten sonra vergi dairesi ve diğer kamu borcu ödemeleri yapılacaktır. Bu bakımdan, tedrici tasfiye kapsamında başlanmış olan tüm icra takipleri yasa gereğince kendiliğinden duracağından, öncelikle amme alacağının tahsili sonucunu doğuracak şekilde yapılan mahsup işleminde yasaya uyarlık bulunmamaktadır. Mahkemenin, 6183 sayılı Kanun'un 23 üncü maddesinin ancak cebri takip yoluyla tahsil edilmiş olan iadesi gereken alacakların iadesine ilişkin olduğu ve davacının bu yönde bir iradesi olmadığı dikkate alındığında; ödeme emri ile istenmeden doğrudan alacağın tahsili sonucunu doğuracak şekilde yapılan mahsup işleminin bu yönüyle de hukuka aykırı olduğu yolundaki gerekçelerinde hukuka uyarlılık görülmemekle birlikte dava konusu işlemi iptal eden Mahkeme kararı sonucu itibarıyla yerinde bulunmuştur. 

Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin, 24.9.2009 günlü ve E:2009/563, K:2009/2355 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına 17.6.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.