Untitled 2

21.12.2012

7. Daire 2012/4237 E. , 2012/7610 K. SERBEST DOLAŞIMA GİRİŞ BEYANNAMESİ YATIRIM TEŞVİK BELGESİ MUAFİYET

7. Daire         2012/4237 E.  ,  2012/7610 K.
  • SERBEST DOLAŞIMA GİRİŞ BEYANNAMESİ
  • YATIRIM TEŞVİK BELGESİ
  • MUAFİYET
  • GÜMRÜK KANUNU (4458) GÜMRÜK KANUNU
  • VERGİ USUL KANUNU (213) VERGİ USUL KANUNU
  • KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU (3065) Madde 13
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2

"İçtihat Metni"

Özeti :    Yatırım teşvik mevzuatı koşullarına aykırı hareket edildiğinden bahisle, eşyanın ithalinde alınması gereken katma değer vergisi üzerinden, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13'üncü maddesinin 2'nci fıkrası gereğince, vergi zıyaı cezası kesilmesi konusunda yetkili merciin, ithalat vergilerinin tarh, tahakkuk ve tahsiline yetkili olan gümrük idaresi olduğu; bu nedenle, bahsi geçen cezanın vergi dairesi müdürlüğünce kesilmesinde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.

 

          Temyiz İsteminde Bulunan : …

          Karşı Taraf      : İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

                                    (Rami Vergi Dairesi Müdürlüğü)

          İstemin Özeti : Davacı adına tescilli 23.05.2002 gün ve 3914 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle 15.02.2002 gün ve 67367 sayılı yatırım teşvik belgesi kapsamında muafiyet uygulanarak ithal edilen eşyanın beş yıllık süre dolmadan ve izin alınmadan satılmak suretiyle teşvik şartlarının ihlal edildiğinden bahisle, gümrük müdürlüğü tarafından, ithalat sırasında yararlanılan destek unsurlarından katma değer vergisi üzerinden 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13'üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendiyle yapılan yollama uyarınca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344'üncü maddesinin 2'nci fıkrası gereğince vergi zıyaı cezası uygulanması gerektiğinin bildirilmesi üzerine, vergi dairesi müdürlüğünce, bahsi geçen vergi üzerinden vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, yatırım teşvik belgesi kapsamında vergileri ödenmeksizin ithal edilen eşyaya ait taksitlerin ödenmemesi nedeniyle, eşyanın cebri icra yoluyla haczedilip satıldığı, bu işlemlerin gerçekleştirilmesi esnasında, eşyanın ithalat vergilerinin ödenmesi gerektiğinin yetkili icra organlarına bildirilmemesi suretiyle, elde edilen bedelden, ithalat vergileri tutarının karşılanamamasına davacı tarafından sebebiyet verildiğinden, eşyaya isabet eden katma değer vergisi üzerinden vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İstanbul Dördüncü Vergi Mahkemesinin 28.12.2011 gün ve E:2010/1062; K:2011/4721 sayılı kararının, yatırım teşvik mevzuatına aykırı hareket edildiğinden bahisle, katma değer vergisi üzerinden vergi zıyaı cezası kesilmesine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

          Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

          Tetkik Hakimi Murat ASİLTÜRK'ün Düşüncesi : Olay tarihinde yürürlükte bulunan 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2'nci maddesinin (c) bendinde ise, gümrük vergileri ile gümrüklerce alınan diğer gelirler ve fonların tarhı, tahakkuk ve tahsili Gümrük Müşteşarlığının görevleri arasında sayılmıştır. Ayrıca, 4458 sayılı Gümrük Kanununun, olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle, 3'üncü maddesinin 8'inci fıkrasında, "gümrük vergileri" deyiminin, yürürlükteki hükümler uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin tümünü; "ithalat vergileri" deyiminin, eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve eş etkili vergileri ifade ettiği belirtilmiştir.

          Bu hükümler uyarınca; ilgililerce ithali gerçekleştirilen eşyayla ilgili olarak alınması gereken ithalat vergilerinin tarh, tahakkuk ve tahsiline gümrük idarelerinin yetkili bulunduğu açık olup, vergi alınmasını gerektiren eyleme, Kanun Koyucu tarafından, aynı zamanda yaptırım uygulanmasının hüküm altına alındığı hallerde, anılan yaptırımı uygulamaya yetkili idarenin, vergilerin tarh, tahakkuk ve tahsiline yetkili olan gümrük idareleri olduğu konusunda duraksamaya yer yoktur.

          Olayda, yatırım teşvik mevzuatı koşullarına aykırı hareket edildiğinden bahisle, 3065 sayılı Kanun’un 13'üncü maddesinin (d) bendinin yaptığı gönderme nedeniyle, 213 sayılı Kanun’un 344'üncü maddesinin 2'nci fıkrası gereğince, kesilen vergi zıyaı cezasının dayanağı katma değer vergisinin, davacı tarafından gerçekleştirilen ithalat işleminden doğduğu hususu tartışmasız olup, yukarıda sözü edilen mevzuatın vergi alınmasını gerektiren fiile bağladığı bir yaptırım olan vergi zıyaı cezasının, ithalat vergilerinin tarh, tahakkuk ve tahsiline yetkili olan gümrük idaresince kesilmesi gerekirken, vergi dairesi müdürlüğünce kesilmesinde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından, 2577 sayılı Kanun’un 2'nci maddesinin 1'inci fıkrası hükmü uyarınca, anılan aykırılık hali dikkate alınmaksızın, konu unsuru yönünden yapılan yargılama sonucuna göre, yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir.

          Açıklanan nedenle, temyiz istemi kabul edilerek kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

          Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

          Temyiz başvurusu; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle yatırım teşvik belgesi kapsamında muafiyet uygulanarak ithal edilen eşyanın süre dolmadan ve izin alınmadan satılmak suretiyle teşvik şartlarının ihlal edildiğinden bahisle, gümrük müdürlüğü tarafından, ithalat sırasında yararlanılan destek unsurlarından katma değer vergisi üzerinden 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13'üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendiyle yapılan yollama uyarınca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344'üncü maddesinin 2'nci fıkrası gereğince vergi zıyaı cezası uygulanması gerektiğinin bildirilmesi üzerine, vergi dairesi müdürlüğünce, bahsi geçen vergi üzerinden vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.

          2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının 4577 sayılı Kanun’un 5'inci maddesiyle değişik (a) bendinde, iptal davası; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı, iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan dava olarak tanımlanmıştır.

          Bu tanıma göre; bir idari dava sonunda, bu davaya konu idari işlemin iptaline karar verilebilmesi, bu işlemin yukarıda sözü edilen unsurlardan biri veya bir kaçı ile hukuka aykırı bulunmasına bağlıdır. İdari işlemin yukarıda sözü edilen maddede sayılan unsurlarından ilki olan "yetki", idari makamların kamu gücü kullanarak tek taraflı irade ile idari işlem tesis edebilme iktidarını ifade eder ve kamu düzeni ile ilgili olan bu unsurda mevcut hukuka aykırılık halleri, ağırlıklarına göre, idari işlemi yok hükmünde kılar veya iptalini gerektirir. Dava konusu idari işlemde, bu tür bir hukuka aykırılık saptayan idari yargı yeri, duruma göre, işlemin yokluğuna veya iptaline karar vermekle yetinmek zorundadır. İdari yargı yerinin, yetki unsurundaki hukuka aykırılığı saptamakla birlikte, daha ileri giderek, işlemi diğer unsurları, örneğin sebep unsuru yönünden de yargı denetimine tabi tutması, yetkili idari makamın yerine geçerek hükmün kurulması anlamına gelir ki, bu durumun, İdari Yargılama Usulü Kanununun 2'nci maddesinin 2'nci fıkrası hükmü ile bağdaştırılması olanaklı değildir.

          Uyuşmazlıkta, ithale ilişkin olması nedeniyle 4458 sayılı Gümrük Kanun’u kapsamında yer alan katma değer vergisi üzerinden, 213 sayılı Kanun’da düzenlenen vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen davaya konu işlemin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 2'nci maddesinde gümrük ve tekel idareleri tarafından alınan vergi ve resimlerin bu Kanuna tabi olmadığı yolundaki düzenlemeye uygun olup olmadığı yönünden yapılması gereken inceleme, 2577 sayılı Kanun’un 2'nci maddesinde sözü edilen idari işlemin konu unsurunu ilgilendirmekte olup, yetki unsuruyla ilgili bir incelemenin, bahsi geçen incelemeye göre öncelik arz ettiği hususu yukarıda yapılan açıklamaların ve Yargılama Usulü kurallarının gereğidir.

          Olay tarihinde yürürlükte bulunan 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2'nci maddesinin (c) bendinde ise, gümrük vergileri ile gümrüklerce alınan diğer gelirler ve fonların tarhı, tahakkuk ve tahsili gümrük müşteşarlığının görevleri arasında sayılmıştır. Ayrıca, 4458 sayılı Gümrük Kanununun, olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle, 3'üncü maddesinin 8'inci fıkrasında, "gümrük vergileri" deyiminin, yürürlükteki hükümler uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin tümünü; "ithalat vergileri" deyiminin, eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve eş etkili vergileri ifade ettiği belirtilmiştir.

          Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13'üncü maddesinin (d) bendinde, yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makina ve teçhizat teslimlerinin (Şu kadar ki, yatırım teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhini veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar) katma değer vergisinden istisna edilmiş olduğu hükme bağlanmış; 213 sayılı Kanun’un 341'inci maddesinde, vergi zıyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade edeceği,  344'üncü maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de, 341'inci maddede yazılı hallerde vergi zıyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellefe veya sorumluya vergi zıyaı cezası kesileceği hükmüne yer verilmiştir.

          Bu hükümler uyarınca; ilgililerce ithali gerçekleştirilen eşyayla ilgili olarak alınması gereken ithalat vergilerinin tarh, tahakkuk ve tahsiline gümrük idarelerinin yetkili bulunduğu açık olup, vergi alınmasını gerektiren eyleme, Kanun Koyucu tarafından, aynı zamanda yaptırım uygulanmasının hüküm altına alındığı hallerde, anılan yaptırımı uygulamaya yetkili idarenin, vergilerin tarh, tahakkuk ve tahsiline yetkili olan gümrük idareleri olduğu konusunda duraksamaya yer yoktur. 

          Olayda, yatırım teşvik mevzuatı koşullarına aykırı hareket edildiğinden bahisle, 3065 sayılı Kanun’un 13'üncü maddesinin (d) bendinin yaptığı gönderme nedeniyle, 213 sayılı Kanun’un 344'üncü maddesinin 2'nci fıkrası gereğince, kesilen vergi zıyaı cezasının dayanağı katma değer vergisinin, davacı tarafından gerçekleştirilen ithalat işleminden doğduğu hususu tartışmasız olup, yukarıda sözü edilen mevzuatın vergi alınmasını gerektiren fiile bağladığı bir yaptırım olan vergi zıyaı cezasının, ithalat vergilerinin tarh, tahakkuk ve tahsiline yetkili olan gümrük idaresince kesilmesi gerekirken, vergi dairesi müdürlüğünce kesilmesinde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığından, 2577 sayılı Kanun’un 2'nci maddesinin 1'inci fıkrası hükmü uyarınca, anılan aykırılık hali dikkate alınmaksızın, konu unsuru yönünden yapılan yargılama sonucuna göre, yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir.

          Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.12.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

 

KARŞI OY

          Temyiz başvurusu; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle yatırım teşvik belgesi kapsamında muafiyet uygulanarak ithal edilen eşyanın beş yıllık süre dolmadan ve izin alınmadan satılması suretiyle teşvik şartlarının ihlal edildiğinden bahisle, gümrük müdürlüğü tarafından, ithalat sırasında yararlanılan destek unsurlarından katma değer vergisi üzerinden 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13'üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendiyle yapılan yollama uyarınca, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344'üncü maddesinin 2'nci fıkrası gereğince vergi zıyaı cezası uygulanması gerektiğinin bildirilmesi üzerine, vergi dairesi müdürlüğünce, bahsi geçen vergi üzerinden vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.

          3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13'üncü maddesinin (d) bendinde, yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makina ve teçhizat teslimlerinin (Şu kadar ki, yatırım teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin tarhini veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar) katma değer vergisinden istisna edilmiş olduğu; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4'üncü maddesinde, vergi dairesinin, mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden daire olduğu; 341'inci maddesinde, vergi zıyaının, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade edeceği, 344'üncü maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de, 341'inci maddede yazılı hallerde vergi zıyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellefe veya sorumluya vergi zıyaı cezası kesileceği hükümlerine yer verilmiştir.

          Ayrıca, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun, olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle, 3'üncü maddesinin 8'inci fıkrasında, "gümrük vergileri" deyiminin, yürürlükteki hükümler uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin tümünü; "ithalat vergileri" deyiminin, eşyanın ithalinde öngörülen gümrük vergileri ve eş etkili vergileri ifade ettiği belirtilmiştir.

          Anılan düzenlemeler uyarınca, olayda, yatırım teşvik belgesi kapsamında muafiyet uygulanarak ithal edilen eşyanın süre dolmadan ve izin alınmadan satılmak suretiyle teşvik şartlarının ihlal edildiğinden bahisle, 213 sayılı Kanun’un 4'üncü maddesine göre, anılan Kanuna tabi alacaklara ilişkin vergilendirme işlemlerini yapma konusunda yetkili merci olan vergi dairesi müdürlüğünce, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13'üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendiyle yapılan yollama uyarınca, 213 sayılı Kanunu’nun 344'üncü maddesinin 2'nci fıkrası gereğince, katma değer vergisi üzerinden vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemde yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

          Açıklanan nedenle, temyiz isteminin, davaya konu işlemin diğer unsurları yönünden hukuka uygun olup olmadığı hususunda yapılacak incelemeye göre sonuçlandırılması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.