Untitled 2

25.01.2011

7. Daire 2008/917 E. , 2011/233 K. KANUNİ TEMSİLCİ ÖDEME EMRİ VERGİ SORUMLUSU

7. Daire         2008/917 E.  ,  2011/233 K.
  • KANUNİ TEMSİLCİ
  • ÖDEME EMRİ
  • VERGİ SORUMLUSU
  • AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (6183) Madde 55
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 49
  • AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (6183) Madde 75
  • VERGİ USUL KANUNU (213) Madde 10

"İçtihat Metni"

Özeti : Vergi alacağının doğduğu dönemde kanuni ödevleri yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğu bulunmayan davacının, 213 sayılı Kanunun 10' uncu maddesi uyarınca, kanuni temsilci sıfatıyla, ödeme emri ile takibinde hukuka uyarlık bulunmadığından, bu husus dikkate alınmadan verilen mahkeme kararında isabet görülmediği hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunan : …

            Vekili               :  Av. …

            Karşı Taraf        :  İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı

            İstemin Özeti   : Davacı adına, yönetim kurulu üyeliğinde bulunduğu … Spor Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketinin ödenmeyen 2001 yılı Ağustos dönemine ait damga vergisi borcunun tahsili amacıyla, kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinde kanuni temsilcilerin vergi alacağından sorumluluğunun, alacağın vergi yükümlüsü ya da sorumlusunun varlığından tamamen veya kısmen tahsiline olanak bulunmadığının tespitine ve kanuni temsilcilerin vergilendirme ile ilgili ödevleri yerine getirmemeleri koşuluna bağlandığı; olayda, davacı iddialarının araştırılması ve borçlu Şirketin isim hakkı satış bedelinin, vergi borçlarını karşılayıp karşılamadığının tespiti amacıyla verilen ara kararı uyarınca Tasarruf Mevduatı Fonunca gönderilen cevabi yazıdan, … Spor Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketinin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmediği, sadece Kurumun borçlusu olduğu, Kurum tarafından, Şirketin mal, hak ve varlıklarının haczedilerek 1.305.000 lira bedelle satıldığının anlaşıldığı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tasil Usulü Hakkında Kanunun 75'inci maddesine göre borçlunun haczi caiz malı olmadığı veya bulunan malların satış bedelinin borcu karşılamadığı takdirde borçlunun aciz halinde sayılacağı düzenlendiğinden, mal, hak ve varlıklarının satış bedeli olan 1.305.000 liranın, 13.006.339,24 lira tutarındaki vergi borcunu karşılamasına olanak bulunmayan Şirketin aciz halinde olduğu sonucuna varıldığı; bu bakımdan, 7.1.1999-6.10.2003 tarihlerinde Şirket ortağı ve kanuni temsilcisi olan davacı adına düzenlenen ödeme emrinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden İzmir Dördüncü Vergi Mahkemesinin 18.12.2007 gün ve E:2007/168; K:2007/1369 sayılı kararının; Şirketin paraya dönüştürülebilecek mal varlığının bulunması nedeniyle, düzenlenen aciz fişinin hukuken geçerli olmadığı; kendisinin, vergi alacağının doğduğu dönemde, Şirketin kanuni ödevlerini yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

            Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

            Tetkik Hâkimi Munise KABAKULAK'ın Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden; davacının vergi alacağının doğduğu dönemde, yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte, Şirketi temsil ve ilzam yetkisini haiz olmadığı anlaşılmakla, kanuni temsilci sıfatının bulunmadığı nazara alınmadan verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Nazlı YANIKDEMİR'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

            Temyiz başvurusu; … Spor Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketinin ödenmeyen kesinleşmiş damga vergisi borcunun tahsili amacıyla, ilgili dönemde yönetim kurulu üyesi olan davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın; davacının, ödeme emrine konu verginin beyan ve ödeme döneminde yönetim kurulu üyesi olduğunun açık olduğu gerekçesiyle reddine dair mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinde, tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlığından alınacağı hükme bağlanmıştır.

            6183 sayılı Kanunun 55'inci maddesinde ise, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtildikten sonra ikinci fıkrasında; ödeme emrinde borcun aslı ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar hapis ile tazyik olunacağının kayıtlı bulunacağı düzenlenmiştir.

            Bu duruma göre; kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için, vergi alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağının kalmaması ve ödeme emri ile takip edilen kanuni temsilcinin, kanuni ödevleri yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğunun bulunması gerektiği açıktır.

            Şirketler Hukukuna göre bir sermaye şirketi olan anonim şirketlerin kimler tarafından idare ve temsil edilecekleri Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiştir. Buna göre anılan Kanunun 312'nci maddesinin birinci fıkrasında, anonim şirketlerin, esas mukavelesiyle tayin veya umumi heyetçe seçilmiş, en az üç kişiden oluşan bir idare meclisinin bulunacağı öngörüldükten sonra; 317'nci maddesinde, anonim şirketin idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı belirtilmiş; aynı Kanunun 319'uncu maddesinin birinci fıkrasında ise, esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilebileceğinin ve bunun yönteminin tespit olunabileceği ve idare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil selahiyeti verilebileceği; ikinci fıkrasında ise, esas mukavele ile temsil salâhiyetinin idare işlerinin hepsinin veya bazılarının idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakılabilmesi konusunda, umumi heyete veya idare meclisine salâhiyet verilebileceği hükme bağlanmıştır.

            Belirtilen bu hukuki durumdan anlaşılacağı üzere, alacağın anonim şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ya da tahsil edilemeyeceği anlaşılan kısmı için, vergi borcunun doğduğu dönemdeki kanuni temsilcilerin belirlenerek, bunlar adına alacağın tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmiş olması, kanuni temsilcilerin vergisel sorumluluğu müessesesinin kuralları gereğidir.

            Olayda, … Spor Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketinin 16.3.2001 tarih ve 5284 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilen 15.5.2000 gün ve 14 sayılı yönetim kurulu kararıyla Şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçilen davacının, Şirketi temsil ve ilzam hususunda yetkilendirilendirildiği; 24.5.2001 tarih ve 5302 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilen 7.5.2001 gün ve 37 sayılı yönetim kurulu kararıyla, önceki imza sirküleri iptal edilerek, temsil ve ilzam hususundaki yetkisine son verildiği, 8.5.2002 tarih ve 5543 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilen 1.5.2002 gün ve 71 sayılı yönetim kurulu kararı ile Şirketi yeniden temsil ve ilzam hususunda yetkilendirilendirilen davacının, bu yetkisinin ve yönetim kurulu üyeliğinin ise, 9.6.2005 tarih ve 6321 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilen 4.10.2003 gün ve 105 sayılı yönetim kurulu kararıyla sona erdiği anlaşılmıştır.

            Bu itibarla, vergi alacağının doğduğu dönemde kanuni ödevleri yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğu bulunmayan davacının, 213 sayılı Kanunun yukarıda anılan 10'uncu maddesi uyarınca ödeme emri ile takibinde hukuka uyarlık bulunmadığından, bu husus dikkate alınmadan verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

            Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 25.1.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.