Untitled 2

20.10.2010

7. Daire 2008/4699 E., 2010/4819 K.Noter olan davacının onayladığı sözleşmelere ilişkin damga vergisinin tahsil edilmediğinden bahisle, damga vergisi salınması ve vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda

7. Daire 2008/4699 E., 2010/4819 K.

"İçtihat Metni"

Temyiz İsteminde Bulunan : …

… Karşı Taraf: Kızıltepe Vergi Dairesi Müdürlüğü 

İstemin Özeti: Noter olan davacının onayladığı sözleşmelere ilişkin damga vergisinin tahsil edilmediğinden bahisle, damga vergisi salınması ve vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemlerin iptali istemiyle açılan davada; vergi salınması işleminin iptaline; davanın, ceza kesme işlemine yönelik kısmının ise reddine dair Diyarbakır Vergi Mahkemesinin 7.11.2001 gün ve E:2001/351; K:2001/451 sayılı kararı uyarınca tahsil edilen vergi zıyaı cezasının, harçların ve gecikme zammının, sözü edilen mahkeme kararının redde ilişkin hüküm fıkrasının Dairemiz kararıyla bozulması üzerine, Mahkemece bozma kararına uyularak ceza kesme işleminin iptal edilmesi nedeniyle davacıya iade edilmesinden, ancak, tahsil edilen tutar üzerinden hesaplanacak faizin ödenmesi isteminin reddedilmesinden sonra, faize hükmedilmesi istemiyle açılan davayı; vergi kanunlarında, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112'nci maddesinin 4'üncü fıkrası dışında, yargı organlarınca iadesine hükmedilen vergiler üzerinden yükümlüler lehine faiz uygulanmasını öngören herhangi bir hükmün yer almadığı; olayda ise, sözü edilen hükmün uygulanması koşullarının gerçekleşmediği; öte yandan; 818 sayılı Borçlar Kanunu ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer alan hükümlerin ise, kamu hukuku alanında kalan vergilere uygulanmasının söz konusu olmadığı; bu bakımdan, idari işlemin iptali istemine ilişkin işbu davada davacı lehine faiz uygulanmasının olanaklı bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Diyarbakır Vergi Mahkemesinin 8.5.2008 gün ve E:2007/680; K:2008/276 sayılı kararının; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112'nci maddesinin 4'üncü fıkrası hükmü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28'inci maddesi hükmü karşısında, faize hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. 

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur. 

Tetkik Hâkimi Abidin İLDEŞ'in Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden; davacı adına tesis edilen ceza kesme işleminin, Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyularak iptal edilmesinden sonra, işlem nedeniyle tahsil edilen tutarın tahsil edildiği tarihten itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte iade edilmesi istemiyle yapılan başvurunun faiz istemi yönünden reddedilmesi üzerine faize hükmedilmesi istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12'nci maddesi hükmü karşısında süresi içerisinde açılıp açılmadığı incelenmeksizin, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verildiği anlaşıldığından, mahkeme kararında isabet görülmemiştir. 

Bu nedenle, temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı H. Hüseyin TOK'un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü: 

Temyiz başvurusu; Noter olan davacının onayladığı sözleşmelere ilişkin damga vergisinin tahsil edilmediğinden bahisle, damga vergisi salınması ve vergi zıyaı cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemlerin iptali istemiyle açılan davada; vergi salınması işleminin iptaline; davanın, ceza kesme işlemine yönelik kısmının ise reddine dair Diyarbakır Vergi Mahkemesinin 7.11.2001 gün ve E:2001/351; K:2001/451 sayılı kararı uyarınca tahsil edilen vergi zıyaı cezasının, harçların ve gecikme zammının, sözü edilen mahkeme kararının redde ilişkin hüküm fıkrasının Dairemiz kararıyla bozulması üzerine, Mahkemece bozma kararına uyularak ceza kesme işleminin iptal edilmesi nedeniyle davacıya iade edilmesinden, ancak, tahsil edilen tutar üzerinden tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak faizin ödenmesi isteminin reddedilmesinden sonra, faize hükmedilmesi istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir. 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12'nci maddesinde, ilgililerin, haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri, bu halde de 11'inci madde uyarınca idareye başvurma haklarının saklı olduğu hükme bağlanmıştır. 

Söz konusu hukuki durum karşısında, bakılan davanın, hak ihlaline de yol açan vergi zıyaı cezası kesilmesi yolundaki işlemin iptalinden sonra, bu işlem nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla açılan tam yargı davası olduğunda kuşku bulunmamaktadır. 

Bu bakımdan, Mahkemece, öncelikle, davanın, 2577 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen hükmüne göre süresi içerisinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerekirken, bu hususun göz ardı edilmesi ve işin esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda isabet görülmemiştir. 

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 20.10.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi. 

KARŞI OY 

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuki ve kanuni gerekçeler karşısında, vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile sözü geçen kararın onanması gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki Dairemiz kararına katılmıyoruz.