Untitled 2

20.04.2010

7. Daire 2008/6101 E., 2010/2000 K.2100" rejim kodunda, serbest dolaşımda bulunan uçak yedek parçalarının hariçte işleme rejimi kapsamında, tamir edilmek üzere Yurt dışına geçici ihracı sırasında,

7. Daire 2008/6101 E., 2010/2000 K.

"İçtihat Metni"

"2100" rejim kodunda, serbest dolaşımda bulunan uçak yedek parçalarının hariçte işleme rejimi kapsamında, tamir edilmek üzere Yurt dışına geçici ihracı sırasında, davacı adına 2004 ila 2005 yıllarında tescil edilen muhtelif tarih ve sayılı 870 adet gümrük çıkış beyannamesinden doğan damga vergisi yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin gümrük müfettişince düzenlenen 12.3.2007 tarih ve 9 sayılı Cevaplı Raporla tespit edilmesi ve bu durumun, Atatürk Havalimanı Gümrük Müdürlüğünce 6.4.2007 tarih ve 55978 sayılı yazıyla davalı İdareye bildirilmesi üzerine, 2004/Ocak-Aralık dönemleri İçin salınan damga vergileri ile kesilen vergi zıyaı cezalarına ilişkin işlemleri; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 135'inci maddesinde sayılan vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından yapılmış bir incelemeye dayanmayan, vergi inceleme yetkisini haiz bulunmayan gümrük müfettişince düzenlenen cevaplı rapora dayanılarak tesis edilen tarh ve ceza kesme işlemlerinde hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden İstanbul Birinci Vergi Mahkemesinin 20.3.2008 gün ve E:2007/1222; K:2008/698 sayılı kararının; 2100 rejim kodunun, 1 Seri Nolu Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında Tebliğin 3'üncü maddesi kapsamına girmediği; Gümrük Müdürlüğünce yapılan bildirime istinaden tesis edilen tarh ve ceza kesme işlemlerinin yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. 

Tetkik Hakimi Ergün GÖKDAM'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin l'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı M. Oğuz ULAŞ'ın Düşüncesi: İdare ve yergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin l'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü: 

Temyiz başvurusu; davacı adına tescil edilen muhtelif tarih ve sayılı 870 adet gümrük çıkış beyannamesinden doğan damga vergisi yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin gümrük müfettişince düzenlenen cevaplı raporla tespit edilmesi ve bu durumun, Gümrük Müdürlüğünce davalı İdareye bildirilmesi üzerine, salınan damga vergileri ile kesilen vergi zıyaı cezalarına ilişkin işlemleri iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir. 

Beyana dayanan vergilerde asıl olan, verginin mükellef tarafından belli dönemlerde beyan edilen matrah üzerinden hesaplanmasıdır. Mükellef beyanının doğru olmadığının kanıtlanması durumunda, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda öngörülen tarh yöntemleri kullanılmak suretiyle noksan ödenen veya hiç ödenmeyen vergi Vergi İdaresince tamamlatılır. Bu tarh yöntemlerinden biri de re'sen vergi tarhı yöntemidir. 

213 sayılı Kanunun tarh ve tahakkuk usulünü düzenleyen ikinci kısmında yer alan re'sen vergi tarhı başlıklı 30'uncu maddesinin birinci fıkrasında; "Resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde, takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı resen takdir olunmuş sayılır." hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm uyarınca, resen vergi tarhını, vergi alacağının yetkililerce re'sen takdir olunan matrah veya matrah farkı üzerinden vergi nispeti uygulanmak suretiyle hesaplanması olarak tanımlamak mümkündür. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, Vergi İdaresince re'sen vergi tarh olunabilmesi için, öncelikle, re'sen takdir olunmuş bir matrah veya matrah farkının varlığı gereklidir. Başka bir anlatımla, Vergi İdaresince re'sen yapılan vergi tarhının hukuken geçerli olabilmesi için, bu tarhiyatın, 213 sayılı Yasanın 74'üncü maddesi uyarınca matrah takdiri yapmakla görevli bulunan takdir komisyonunca takdir olunan ya da 135'inci maddesi uyarınca vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından düzenlenen inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah farkına dayandırılmış olması gerekmektedir. 

Bu itibarla, takdir komisyonunca takdir olunan veya vergi inceleme raporuyla belirlenmiş bir matrah ya da matrah farkına dayanmaksızın, sırf Gümrük İdaresince gönderilen yazıya istinaden yapılan re'sen tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu tarh ve ceza kesme işlemlerini iptal eden mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir. 

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 26.4.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.