Untitled 2

03.03.2010

7. Daire 2007/802 E., 2010/1128 K.Petrol (rafineri-ithalat) faaliyeti nedeniyle "dar mükellef olan davacı tarafından, 2004 yılı Temmuz ayı birinci dönemi için,

7. Daire 2007/802 E., 2010/1128 K.

"İçtihat Metni"

Petrol (rafineri-ithalat) faaliyeti nedeniyle "dar mükellef olan davacı tarafından, 2004 yılı Temmuz ayı birinci dönemi için, 14.9.2004 tarihinde pişmanlık dilekçesi ekinde ihtirazi kayıtla verilen ek beyanname üzerinden pişmanlık zammı ile birlikte özel tüketim vergisi tahakkuk ettirilmesinden sonra, zammın eksik hesaplandığından bahisle tespit edilen noksanlığa isabet eden tutarda pişmanlık zammı tahakkuk ettirilmesi yolunda tesis edilen işlemi; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371'inci maddesinin 5'inci bendinde, pişmanlık dilekçesinin sunulmasından sonra, ödenmesi gereken ve vadesi geçmiş olan vergilere uygulanacak zammın, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51'inci maddesine göre hesaplanacağının belirtildiği; anılan maddenin 2.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5035 sayılı Kanunla değişik şeklinde, amme alacağına vade tarihînden itibaren her ay için %4 oranında zam tatbik olunacağı; ay kesirlerine isabet eden gecikme zammının günlük olarak dikkate alınacağının kurala bağlandığı; görüldüğü üzere, 213 sayılı Kanunun 371'inci maddesi pişmanlık zammının hesaplanmasına ilişkin bir düzenleme olmayıp, zammın oranı ve hesap şekli konusunda uygulanması gereken temel hükmün 6183 sayılı Kanunun 51'inci maddesi olduğu; bu maddede de, ay kesirlerine isabet eden zammın günlük olarak dikkate alınacağı ifade edildiğinden, davalı İdarece, ay kesirlerinin ay olarak göz önüne alınması suretiyle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptal eden İstanbul Beşinci Vergi Mahkemesinin 18.11.2005 gün ve E:2005/950; K:2005/2033 sayılı kararının; ilgililerin, vergi zıyaı cezasını gerektiren kanuna aykırı hareketlerinin, ilgili makamlara kendiliğinden bildirmeleri sonucunda ceza uygulanmaması sonucunu doğuran pişmanlık müessesesi ile kişilerin beyanlarının, gerçek iradeleri ürünü olmadığını ifade eden ihtirazi kaydın birbiriyle bağdaşmadığı; 213 sayılı Yasanın 371'inci ve 6183 sayılı Yasanın 51'inci maddeleri uyarınca tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. 

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur. 

Tetkik Hakimi Murat ASİLTÜRK'ün Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin l'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı H. Hüseyin TOK'un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Temyiz başvurusu; petrol (rafıneri-ithalat) faaliyeti nedeniyle "dar mükellef olan davacı tarafından, 2004 yılı Temmuz ayı birinci dönemi için, 14.9.2004 tarihinde pişmanlık dilekçesi ekinde ihtirazi kayıtla verilen ek beyanname üzerinden pişmanlık zammı ile birlikte özel tüketim vergisi tahakkuk ettirilmesinden sonra, zammın eksik hesaplandığından bahisle tespit edilen noksanlığa isabet eden tutarda pişmanlık zammı tahakkuk ettirilmesi yolunda tesis edilen işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir. 

213 sayılı Kanunun 371'inci maddesinin birinci fıkrasında, beyana dayanan vergilerde, vergi zıyaı cezasını gerektiren (360'ncı maddede yazılı iştirak şeklinde yapılanlar dahil) kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi zıyaı cezasının kesilmeyeceği belirtilmiş; fıkranın devamında bu şartların neler olduğu açıklandıktan sonra, 5'inci bendinde, mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51'inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak 15 gün içinde ödenmesi de bu koşullardan biri olarak öngörülmüş; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51'inci maddesinin 2.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5035 sayılı Kanunla değişik şeklinin l'inci fıkrasında, amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 4 oranında gecikme zammı tatbik olunacağı; ay kesirlerine isabet eden gecikme zammının günlük olarak hesap edileceği ifade edilmiştir. 

Her ne kadar, Mahkemece, 213 sayılı Kanunun 371'inci maddesi pişmanlık zammının hesaplanmasına ilişkin bir düzenleme olmayıp, zammın oranı ve hesap şekli konusunda açıklama getiren yasa hükmünün 6183 sayılı Kanunun 51'inci maddesi olduğu; dolayısıyla, uyuşmazlığa uygulanması gereken temel norm olan 51'inci maddeye göre, ay kesirlerine isabet eden zammın günlük olarak dikkate alınması icap ettiğinden, davalı İdarece, ay kesirlerinin ay olarak göz önüne alınması suretiyle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de, pişmanlık müessesesinin koşullarının neler olduğunu belirleyen, bu koşullardan biri olarak da vadesinde ödenmeyen vergiler için pişmanlık zammı ödenmesini öngören 213 sayılı Kanunun 371'inci maddesi, vadesinde ödenmeyen tüm amme alacaklarına uygulanması gereken gecikme zammının niteliği, oranı ve hesaplanma şekline dair saptamalara yer veren 6183 sayılı Kanunun 51'inci maddesi hükmüne göre, özel düzenleme olup, olayda, öncelikle uygulanması gerekmektedir. Ancak, 371'inci maddede, ay kesirlerine isabet eden gecikme zammının hangi kritere göre hesaplanacağı konusunda herhangi bir belirleme yapılmadığından, 51'inci maddedeki bu konuda getirilen düzenlemenin dikkate alınması suretiyle verilen karar sonucu itibarıyla yerindedir. 

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 3.3.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.