Untitled 2

02.12.2010

9. Daire 2008/3056 E. , 2010/6321 K. MÜKELLEFİYET VERGİ USUL KANUNU (213) VERGİ USUL KANUNU TÜRK MEDENİ KANUNU (4721) TÜRK MEDENİ KANUNU

9. Daire         2008/3056 E.  ,  2010/6321 K.
  • MÜKELLEFİYET
  • VERGİ USUL KANUNU (213) VERGİ USUL KANUNU
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (4721) TÜRK MEDENİ KANUNU

"İçtihat Metni"

Özeti : Gaiplik kararı, son haber alma tarihinden itibaren hüküm ifade edeceğinden, hakkında gaiplik kararı alınan kişi adına son haber alma tarihinden sonra vergilendirme ile ilgili olarak tesis edilen işlemlerin hukuk aleminde mevcudiyetinden söz edilemeyeceği hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunan : Maliye Bakanlığı

            Karşı Taraf        : 

            Vekili               : Av. …

            İstemin Özeti   : Davacının murisinin 1995 yılına ait defter, kayıt ve belgelerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen vergi inceleme raporları ile sahte fatura kullandığının tespiti üzerine, takdir komisyonu kararına istinaden tarhedilen cezalı katma değer vergisine ilişkin vergilendirme işlemlerinin kaldırılması amacıyla yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin davalı idarenin 11.4.2006 tarih ve 26635 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 35. maddesinde, gaiplik kararının, ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğuracağının düzenlendiği, dosyanın incelenmesinden, davacının murisi …'ya ait 1995 yılı defter ve belgelerin ibrazı konulu defter belge isteme yazısının 17.5.2000 tarihinde tebliğe çıkarılmasına karşın davacının adresinde bulunamadığından tebliğ edilemediği, bu defa anılan şahsın hesap ve işlemlerinin incelenmesi üzerine düzenlenen basit/vergi inceleme raporları gereği takdir komisyonu kararlarına istinaden resen cezalı tarhiyat yapıldığı, bu tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin 25.9.2000 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, bu aşamada, kendisinden 2000/Mart ayından itibaren haber alınamayan …'nun hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla Av. …'nin kayyım olarak atandığı, daha sonra …'nun taşınmazına Mecidiyeköy Vergi Dairesi tarafından 1995 yılına ilişkin vergi borçlarının tahsili amacıyla haciz konulduğunun öğrenilmesi üzerine kayyum tarafından vergilendirme işlemlerinde hata bulunduğundan bahisle düzeltme ve şikayet başvurusunda bulunulduğu, bu başvurunun reddi üzerine açılan davada, Mahkemelerinin 20.2.2007 tarih ve E:2006/1748, K:2007/517 sayılı kararı ile, … hakkında İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla gaipliğine karar verildiğinden …'nun mirasçıları tarafından takip yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, bu defa …'nun mirasçısı olan davacı tarafından takip yenilenerek bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, olayda, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.12.2006 tarih ve E:2005/228, K:2006/255 sayılı kararıyla hakkında gaiplik kararı verilen …'nun bu karar ile ölümünün ispatlandığının görüldüğü, gaiplik kararı son haber alma tarihinden itibaren hüküm ifade edeceğinden ve …'nun kendisinden en son 2000/Mart döneminde haber alındığından bu tarihten sonra tesis edilen vergilendirme işlemlerinin hukuk aleminde mevcudiyetinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla 2000/Mart tarihinden itibaren hukuken ölmüş olan …'nun vergi mükellefi olması düşünülemeyeceğinden bu kişi adına yapılan cezalı tarhiyatın kaldırılmasına yönelik düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kabul eden İstanbul 4. Vergi Mahkemesinin 11.3.2008 tarih ve E:2007/1559, K:2008/835 sayılı kararının; …'nun gaipliğine karar verildiğine ve kendisine kayyum atandığına ilişkin vergi dairesinin bilgilendirilmediği, adına yapılan vergilendirme işlemlerinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

            Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam'ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

            Tetkik Hakimi Fatih Torun'un Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:

            Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 2.12.2010 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

 

KARŞI OY

            Uyuşmazlık, davacının 1995 yılına ait defter, kayıt ve belgelerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen vergi inceleme raporları ile sahte fatura kullandığının tespiti üzerine, takdir komisyonu kararına istinaden tarhedilen cezalı katma değer vergisine ilişkin vergilendirme işlemlerinin kaldırılması amacıyla yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin davalı idarenin 11.4.2006 tarih ve 26635 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 122'nci maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden isteyebilecekleri; 124' üncü maddesinde de, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri açıklanmıştır. Bu maddeler uyarınca düzeltilmesi vergi dairelerinden istenilebilecek vergi hatası, aynı Kanunun 116 'ncı maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış 117 'nci ve 118 'nci maddelerinde de, hesap hataları ile vergilendirme hatalarının neler olduğu gösterilmiş bulunmaktadır.

            Dosyanın incelenmesinden, davacının murisi … adına yapılan tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin 25.9.2000 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, bu aşamada, kendisinden 2000/Mart ayından itibaren haber alınamayan …'nun hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla Av. …'nin kayyım olarak atandığı, daha sonra …'nun taşınmazına Mecidiyeköy Vergi Dairesi tarafından 1995 yılına ilişkin vergi borçlarının tahsili amacıyla haciz konulduğunun öğrenilmesi üzerine kayyum tarafından vergilendirme işlemlerinde hata bulunduğundan bahisle düzeltme ve şikayet başvurusunda bulunulduğu, bu başvurunun reddi üzerine açılan davanın, gaiplik kararı son haber alma tarihinden itibaren hüküm ifade edeceğinden ve kendisinden en son 2000/Mart döneminde haber alınan …'nun bu tarihten itibaren hukuken ölmüş kabul edilmesi gerekeceğinden bu kişi adına vergilendirme işlemi yapılamayacağı ve tarhiyatın kaldırılmasına yönelik düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.

            Olayda, düzeltme şikayet başvurusuna konu ihtilafın, gaiplik kararının hangi tarihten itibaren geçerli olduğu ve gaip olan şahıs hakkında vergilendirme işlemi yapılıp yapılamayacağına ilişkin olduğundan, düzeltme şikayet başvurusundaki iddialar ve bu iddialar çerçevesinde ortaya çıkan uyuşmazlık, herhangi bir kuşku ya da hukuki tartışmaya meydan bırakmayacak şekilde nitelendirilebilecek açık bir vergi hatası kapsamında olmayıp, hukuki bir sorun niteliğinde bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, ihtilafın çözümü maddi olayların değerlendirilmesi ve yorumunu gerektirmektedir.

            Bu durumda, dava konusu ihtilaf, düzeltme ve şikayete konu vergilendirme hatası kapsamında bulunmadığından davanın reddi gerekirken mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabul edilmesinde isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, temyize konu vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile karara karşıyız.