Untitled 2

06.05.2010

9. Daire 2008/631 E., 2010/2358 K.İzmir Ahkamı Şahsiye Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca 1.11.2006 tarih ve 2004/869 sayılı ihale tutanağı ile satışa çıkarılan taşınmazın davacılar tarafından satın alınması

9. Daire 2008/631 E., 2010/2358 K.

"İçtihat Metni"

İzmir Ahkamı Şahsiye Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca 1.11.2006 tarih ve 2004/869 sayılı ihale tutanağı ile satışa çıkarılan taşınmazın davacılar tarafından satın alınması sırasında ihtirazi kayıtla ödenen 6.750,00 TL katma değer vergisinin iadesi istemiyle açılan davayı; dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, iadesi istenilen katma değer vergisine ilişkin beyannamenin İzmir Ahkamı Şahsiye Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 21.12.2006 tarihinde Karşıyaka Vergi Dairesi Müdürlüğüne verildiği ve 21.12.2006 tarih ve 220 sıra nolu tahakkuk fişine istinaden aynı Mahkeme tarafından ödendiği anlaşıldığından, davacıların mükellefi olmadıkları, taraflarınca beyan edilmeyen ve ödenmeyen sözkonusu katma değer vergisine ilişkin olarak kendi adlarına açtıkları davada ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddeden İzmir 2. Vergi Mahkemesinin 9.5.2007 tarih ve E:2007/90, K:2007/406 sayılı kararınının; verginin mükellefinin kendileri olduğu ve sözkonusu verginin taraflarınca ödendiği, anılan Mahkemenin sadece vergiyi bildirdiği ve tahsil ettiği, bu nedenle dava açma ehliyetlerinin bulunmadığından bahsedilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. 

Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir. 

Danıştay Savcısı Buket Oral'ın Düşüncesi : Uyuşmazlıkta, Karşıyaka 4. Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca satışa çıkarılan taşınmazın davacılar tarafından satın alındığı anlaşılmakta olup, taşınmaz satışını yapan ile satış işlemi arasında menfaat ilişkisinin bulunmaması ve bu şekilde yapılan satışta yansıtmalı bir vergi olan katma değer vergisinin davacılar üzerinde kalması nedeniyle verginin mükellefi durumunda olan davacıların dava açma ehliyetlerin bulunduğunun kabulü gerektiğinden, esas hakkında karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

Tetkik Hakimi Güneş Kurtoğlu Karacık'ın Düşüncesi : Olayda, katma değer vergisinin yansıtılabilirlik özelliği nedeniyle vergi yükü ihale yoluyla yapılan satış sonucu taşınmazı satın alan davacıların üzerinde kaldığından ve bu durumda davacılar, verginin mükellefi olduklarından, Vergi Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken, davanın ehliyet yönünden reddedilmesinde isabet bulunmadığından, Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü: Dosyanın incelenmesinden, İzmir Ahkamı Şahsiye Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca 1.11.2006 tarih ve 2004/869 sayılı ihale tutanağı ile satışa çıkarılan taşınmazın davacılara 37.500,00 TL ya satıldığı, bu satış işlemi nedeniyle anılan Satış 

Memurluğunca vergi dairesi müdürlüğüne 5 nolu katma değer vergisi beyannamesinin verildiği, 37.500,00 TL matrah üzerinden %18 oranında katma değer vergisi hesaplandığı ve 6.750,00 TL katma değer vergisi tahakkuk ettirilerek ödendiği, ödenen bu verginin iadesi istemiyle açılan davanın da Vergi Mahkemesince beyannamenin anılan Sulh Hukuk Mahkemesince verilmesi ve ödemenin de bu müdürlükçe yapılması nedeniyle ehliyet yönünden reddedilmesi üzerine davacılar tarafından, katma değer vergisinin kendilerinden tahsil edildiği, ilgili Sulh Hukuk Mahkemesinin sadece vergiyi bildirildiği ve tahsil ettiği, verginin mükellefinin kendileri olduğu ileri sürülerek bu kararın bozulması istemiyle Danıştay'a gelindiği anlaşılmıştır. 

Katma değer vergisinin yansıtmalı bir vergi olduğu ve İzmir Ahkamı Şahsiye Dördüncü Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Memurluğunca satışa çıkarılan taşınmazın davacılar tarafından satın alındığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Olayda her ne kadar verginin yükümlüsü başlangıçta satışı yapan ilgili Mahkeme gibi göstermek ise de, verginin yansıtılabilirlik özelliği nedeniyle vergi yükü, ihale yoluyla yapılan satış sonucunda taşınmazı satın alan davacıların üzerinde kalmaktadır. Bu durumda, kesin satış bedeli üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisini yüklenen davacılar, mükellef durumundadır. 

Bu nedenle davacıların dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekirken, aksi yöndeki Mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Kaldı ki, olayda taşınmaz satışını yapan ile satış işlemi arasında menfaat ilişkisi de bulunmamaktadır. 

Öte yandan, esas hakkında karar verilirken davacıların muafiyet iddialarının dikkate alınması gerekmektedir. 

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 9.5.2007 tarih ve E:2007/90, K:2007/406 sayılı kararının bozulmasına 6.5.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.