Untitled 2

29.05.2013

Vergi D.Gen.Kur. 2011/467 E. , 2013/202 K. TEKERRÜR VERGİ ZİYAI CEZASI

Vergi D.Gen.Kur.         2011/467 E.  ,  2013/202 K.
  • TEKERRÜR
  • VERGİ ZİYAI CEZASI

"İçtihat Metni"

Özeti : 1- 213 sayılı Yasa’nın 339'uncu maddesine göre vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılabilmesi için ikinci cezaya neden olan eylemden önce kesilmiş ve kesinleşmiş vergi ziyaı cezası bulunması ve bu cezanın kesinleştiği yılı takip eden takvim yılından itibaren beş yıl içinde yeniden vergi ziyaı cezası kesilmiş olması gerektiği,

            2- 01.01.2002 tarihinden önce davacı adına kesilen ve sözü edilen tarihten önce kesinleşen vergi ziyaı cezası bulunmadığından, 2002 yılı için davaya konu vergi ziyaı cezasının tekerrürden bahisle % 50 artırılmasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle tekerrür nedeniyle arttırılan vergi ziyaı cezasının kaldırmasında hukuka aykırılık görülmediği hakkında.

 

          Temyiz Eden  : Meram Vergi Dairesi Müdürlüğü

          Karşı Taraf      : …

          İstemin Özeti : Vergi idaresinin bilgisi dışında faiz karşılığı borç para verdiği halde elde ettiği gelirini beyan dışı bırakması nedeniyle davacı adına 2002 yılı için re'sen salınan gelir vergisi ve hesaplanan fon payı ile bu vergi, fon payı ve Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık 2002 dönemi için hesaplanan geçici vergi üzerinden tekerrür nedeniyle % 50 artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezası davaya konu yapılmıştır.

          Davayı inceleyen Konya Vergi Mahkemesi, 27.06.2007 günlü ve E:2007/439, K:2007/900 sayılı kararıyla; borçlu yedi şahsın, davacıdan 2002 ilâ 2004 yıllarında faiz karşılığı borç para aldıklarını ifade ettiği, borç karşılığında alınan senetlerin bir kısmının icra takibine konu olduğu anlaşıldığından, akrabalık ilişkisi bulunmayan birden fazla kişiye, birden çok kez borç veren davacının ikrazatçılık yaptığı sonucuna ulaşıldığı, vergisi ihtilaflı dönemde davacıdan borç alan ve vergiyi doğuran olayla tabii ve açık ilgisi bulunan iki şahsın ifadesi dikkate alınarak belirlenen matrah farkı üzerinden salınan gelir vergisi ve fon payında hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca vergi ziyaı cezasının gecikme faizini içeren kısmının kaldırılması gerektiği, gerekçesiyle vergi ziyaı cezasının; vergi, fon payı ve üzerinden hesaplandığı geçici verginin bir katını aşan kısmını kaldırmış; tarhiyatın kalan kısmı yönünden davayı reddetmiştir.

          Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 05.03.2009 günlü ve E:2007/4905, K:2009/659 sayılı kararıyla; temyiz istemine konu yapılan vergi mahkemesi kararının gelir vergisi ve fon payı ile bunlar ve geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının vergi ve fon payı tutarına isabet eden kısmı yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasının aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Dairelerince de uygun görüldüğü, vergi ziyaı cezasının dayanağı, ihbarnamelerde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341 ve 339'uncu maddeleri gösterilerek, cezanın vergi ve fon payının bir katı tutarı yüzde elli oranında artırılarak kesildiği, davaya konu vergi ziyaı cezasının vergi ve fon payı tutarını aşan kısmı, 213 sayılı Yasa’nın 339'uncu maddesi uyarınca cezanın yüzde elli artırılmasından kaynaklanmasına karşın vergi mahkemesince cezanın, gecikme faizini içerdiğinin kabulüyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gerekçe gösterilerek vergi ve fon payı tutarını aşan kısmının kaldırılması hukuka uygun düşmediğinden, ceza miktarının hukuka uygunluğu hakkında 213 sayılı Yasanın 339'uncu maddesi kapsamında yapılacak değerlendirme sonucuna göre yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın; davanın reddine ilişkin kısmına yöneltilen temyiz istemini reddetmiş, vergi ziyaı cezasının; vergi, fon payı ve geçici verginin bir katını aşan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasını bozmuştur.

          Bozma kararı üzerine Konya Vergi Mahkemesi, 01.07.2009 günlü ve E:2009/590, K:2009/1020 sayılı kararıyla; uyuşmazlığın; vergi, fon payı ve geçici verginin bir katını aşan vergi ziyaı cezası yönünden devam ettiğini belirttikten sonra; 213 sayılı Yasa’nın 339'uncu maddesine göre vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılabilmesi için daha önce kesilmiş ve kesinleşmiş vergi ziyaı cezası ile cezanın kesinleştiği yılı takip eden takvim yılından itibaren beş yıl içinde yeniden vergi ziyaı cezası kesilmiş olması gerektiği, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması amacıyla Mahkemelerince verilen ara kararı ile 01.01.2002 tarihinden önce davacı adına kesilen ve sözü edilen tarihten önce kesinleşen vergi ziyaı cezasının bulunup bulunmadığının sorulması üzerine gönderilen bilgi ve belgelerden tekerrür hükümlerinin uygulanmasına neden olan cezanın 2003 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu 18.06.2005 tarihinde kesildiği anlaşıldığından, davaya konu vergi ziyaı cezasının tekerrürden bahisle % 50 artırılmasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle tekerrür nedeniyle arttırılan vergi ziyaı cezasını kaldırmıştır.

          Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 22.09.2010 günlü ve E:2009/5017, K:2010/2720 sayılı kararıyla; davacı adına 2002 yılı için salınan ve 12.12.2006 tarihinde duyurulan gelir vergisi ve hesaplanan fon payı ile Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık 2002 dönemi için hesaplanan geçici vergi üzerinden kesilen dava konusu vergi ziyaı cezasının; vergi ve fon payının bir katı tutarı % 50 oranında artırılarak uygulandığının anlaşıldığı, 213 sayılı Yasa’nın 339'uncu maddesi uyarınca ikinci cezaya neden olan eylemin tekerrür hali kabul edilerek, kesilecek cezanın maddede öngörülen oranda artırılabilmesi için, yasa koyucunun aradığı, ikinci cezanın ilk eylem için kesilen cezanın kesinleştiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde kesilmiş olması gerektiğinden ve davaya konu cezanın kesildiği 2006 yılından önceki beş yıl içinde kesilen ve kesinleşen vergi ziyaı cezası tekerrür halinin kabulü için yeterli olduğundan, davacı adına vergilendirme dönemi olan 2002 yılından önce kesilmiş vergi ziyaı cezası bulunmamasının karara dayanak yapılmasının hukuka uygun görülmediği, ara kararı üzerine davalı idare tarafından, davaya konu cezaya tekerrür hükümlerinin uygulanmasına yol açan ilk cezanın 18.06.2005 tarihinde kesildiği bildirilmekle beraber, bu cezanın kesinleşip kesinleşmediği belirtilmediğinden davacı adına 18.06.2005 tarihinde kesilen cezanın kesinleştiği tarih araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

          Bozma kararı üzerine Konya Vergi Mahkemesi, 03.03.2011 günlü ve E:2011/177, K:2011/242 sayılı kararıyla; önceki kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; 213 sayılı Yasa’nın 339'uncu maddesinin iptali istemiyle açılan davayı inceleyen Anayasa Mahkemesi 20.05.2010 günlü ve E:2009/51, K:2010/73 sayılı kararıyla 213 sayılı Yasanın 339'uncu maddesinin önceki kararında ifade edildiği gibi anlaşılması gerektiğini belirterek kanunun Anayasaya aykırı olmadığına hükmettiği gerekçesiyle önceki kararında ısrar etmiştir.

          Israr kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiş ve 2003 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu kesilen ceza kesinleştikten sonra 2002 yılı için kesilen davaya konu cezaya tekerrür uygulanmasının hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

          Savunmanın Özeti         : Savunma verilmemiştir.

          Danıştay Tetkik Hakimi : Murat GÜNGÖR

          Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

          Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

          Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Konya Vergi Mahkemesinin 03.03.2011 günlü ve E:2011/177, K:2011/242 sayılı ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

          Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, 29.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.