Untitled 2

29.05.2013

Vergi D.Gen.Kur. 2011/521 E. , 2013/211 K. VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ, İKMALEN TARHİYAT, MAHKEME ISRAR KARARI

Vergi D.Gen.Kur.         2011/521 E.  ,  2013/211 K.
  • VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ, İKMALEN TARHİYAT,
  • MAHKEME ISRAR KARARI

"İçtihat Metni"

Özeti :1- Vergi Usul Kanunu’nun 3'üncü maddesinin (B) bendi ile İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20'nci maddesindeki resen araştırma ilkesi karşısında, takdir komisyonu kararının dayanağı olmadığı gerekçesiyle vergilendirmenin kaldırılmayacağı,

            2- Veraset yoluyla intikal eden ticari araçlara ilişkin emsal bedellerinin ortalama fiyat ve maliyet bedeli esaslarına göre tespiti, olayın özelliği itibarıyla olanaklı bulunmadığından, emsal bedellerinin tespiti için takdir komisyonuna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak, emsal bedellerinin ticari araçların değerleme gününde satılmaları halinde haiz olacağı gerçek değerlere uygun olup olmadığının meslek kuruluşları nezdinde yapılacak araştırmayla saptanması ve ticari işletmeye dahil diğer servet unsurlarının emsal bedellerinin de bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle vergilendirmenin hukuka uygunluğunun incelenmesi gerektiği hakkında.

 

Temyiz Eden  : Rıhtım Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf      : …

Vekili              : Av. …

İstemin_Özeti: …'dan veraset yoluyla intikal eden ticari araçlara ve ticari özsermayeye ilişkin olarak, takdir komisyonu kararı esas alınarak davacı adına ikmalen salınan vergi ziyaı cezalı veraset ve intikal vergisi davaya konu yapılmıştır.

            Davayı inceleyen İstanbul 3. Vergi Mahkemesi, 15.11.2007 günlü ve E:2005/1876, K:2007/2745 sayılı kararıyla; 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 1'inci ve 10'ncu maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3'üncü ve 31'inci maddelerine göre vergi tarhının amacı, yükümlülerin beyan dışı bıraktıkları intikallerin değerini gerçeğe en yakın biçimde saptayabilmek olduğundan, matrah takdir edilirken gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması ve ilgili kriterlerin somut olarak ortaya konması gerektiği, takdir komisyonunca matrah saptanırken takdirin müstenidatı gösterilmediği, sadece dosyanın tetkiki ve haricen yapılan araştırmaların kriter olarak alındığı ve bu hususlar da karara dayanak olabilecek somut bilgi ve belgelerle desteklenmediği gibi ara kararına idarece verilen cevapta da hiçbir somut tespit bulunmadığı, mükellefçe beyan dışı bırakılıp komisyonca tespit edilen matrahlara nasıl ulaşıldığı ihtimalden ve varsayımdan uzak bir şekilde araştırılarak ortaya konması gerekirken bu yola başvurulmadığı görüldüğünden, yeterli ve somut tespitler içermeyen, bu haliyle de hukuken itibar edilemeyecek nitelikte olan takdir komisyonu kararı dayanak alınarak yapılan tarhiyatın hukuka uygun görülmediği     gerekçesiyle kaldırmıştır.

            Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, 21.10.2010 günlü ve E:2008/1920, K:2010/4867 sayılı kararıyla; 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 10'uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267'nci ve 292'nci maddelerine değindikten sonra, ticari araçlara ilişkin emsal bedellerinin ortalama fiyat ve maliyet bedeli esaslarına göre tespiti, olayın özelliği itibarıyla olanaklı bulunmadığından, emsal bedellerinin tespiti için takdir komisyonuna gidilmesi yerinde olmakla birlikte, takdir komisyonunca belirlenen emsal bedellerin, ticari araçların değerleme gününde satılmaları halinde haiz olacağı gerçek değerlere uygun olup olmadığının saptanmasının zorunlu olduğu, intikale konu taşıtların, özellikle çalıştıkları hatlar da göz önünde bulundurulmak suretiyle, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği veya Umum Şoförler ve Otomobilciler Derneği gibi meslek kuruluşları nezdinde yapılacak araştırmayla; ticari işletmeye dahil diğer servet unsurlarının emsal bedellerinin de, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tespitinden sonra takdir komisyonu kararının hukuka uygunluğunun saptanması gerekirken, takdir komisyonu kararında dayanak bulunmadığı gerekçesiyle verilen kararda isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

            Bozma kararı üzerine İstanbul 3. Vergi Mahkemesi, 14.04.2011 günlü ve E:2011/721, K:2011/1334 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe ile ısrar etmiştir.

            Israr kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiş ve takdir komisyonu tarafından intikal eden araçların ve işletme hissesinin emsal bedelleri esas alınarak yapılan vergilendirmede hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti         : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Murat Güngör

Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulüyle, ısrar kararının Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

            Veraset yoluyla intikal eden ticari araçlara ve ticari özsermayeye ilişkin olarak, takdir komisyonu kararı esas alınarak davacı adına ikmalen salınan vergi ziyaı cezalı veraset ve intikal vergisinin kaldırılmasına ilişkin ısrar kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiştir.

            Vergi Usul Kanunu’nun 3'üncü maddesinin (B) bendinde; vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve yemin dışındaki her türlü delille ispatlanabileceği öngörülerek vergilendirmede serbest delil sistemi benimsenmiştir. Aynı bentte, vergiyi doğuran olayla ilgisi doğal olmayan ya da yeterince açık bulunmayan tanık anlatımı dışında kalan her türlü kanıtın ispatlama aracı olacağı da düzenlenmiştir.

            İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20'nci maddesinde, idare ve vergi mahkemeleri ile Danıştay'ın bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri, tarafların herhangi bir isteminin varlığı aranmaksızın kendiliklerinden yapması, gerek gördükleri belgelerin gönderilmesini ve bilgilerin verilmesini sadece taraflardan değil, ilgili gördükleri diğer yerlerden isteyebilecekleri öngörülmek suretiyle idari yargı yerlerine, re'sen araştırma yetki ve görevi verilmiştir. Verilen bu yetki ve görev, hukuka uygunluk denetiminin gerektirdiği her çeşit incelemeyi kapsamaktadır. Aynı Yasa’nın 31'inci maddesinin 2'nci fıkrasında ise İdari Yargılama Usulü Kanunu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na gönderme yapılan haller saklı kalmak üzere vergi uyuşmazlıklarının çözümünde, Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Bu nedenle vergilendirmeye karşı açılan davalarda ilgililer adına yapılan vergilendirmenin hukuka uygunluğu konusunda bir yargıya ulaşabilmek için idari yargı yerlerince, kendilerine tanınan re'sen araştırma yetki ve görevinin sınırlarının Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümleri de gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir.

            Murisin eşi olan davacı ile diğer varislerin, 15.08.2005 tarihinde veraset ve intikal vergisi beyannamesi vererek, uyuşmazlığa konu olan ticari ve özel taşıtlar için 820.000,00 YTL beyan ettiği, bunun üzerine vergi idaresinin 15.08.2005 günlü ve 830 sayılı takdire sevk fişi ile muristen varislere ivazsız olarak intikal eden ticari ve özel taşıtlar ile işletme hissesinin intikal tarihi itibarıyla emsal bedelinin Vergi Usul Kanunu’nun 291 ila 294'üncü maddeleri uyarınca takdirinin istendiği, takdir komisyonunun 16.08.2005 günlü ve 838 sayılı kararı ile ticari ve özel taşıtlar ile işletme hissesinin emsal bedelinin 2.361.535,00 YTL takdir edildiği ve davacı adına hissesi oranında ikmalen tarhiyat yapıldığı anlaşılmaktadır.

            7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 10'uncu maddesinin birinci fıkrasında, veraset ve intikal vergisi matrahının, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunan değerleri olduğu; ikinci fıkrasında, mükelleflerin, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları, maddede belirtilen değerleme ölçülerinden, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili 3'üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları; bu fıkranın (c) bendinde de, ilk tarhiyata esas olmak üzere, menkul mallar ve gemilerin rayiç bedelle değerleneceği öngörüldükten sonra, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, beyanname üzerine tarh edilen vergilerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği; 4'üncü fıkrasında ise, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere mükellefler tarafından, gayrimenkuller hariç, bu maddedeki esaslara göre beyan edilen miktar ile idarece aynı değerleme ölçülerine göre bulunan miktar arasındaki farka ait verginin vergi ziyaı cezasının yarısı ile birlikte alınacağı kurala bağlanmıştır.

            Vergi Usul Kanunu’nun Üçüncü Kitabının Birinci Kısmının "Servetleri Değerleme" başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 292'nci maddesinde ise, vergilendirilecek bir servete dahil ticari sermayenin unsurlarından bulunan emtianın, gemiler ve taşıtların, tesisat ve makinelerin, demirbaş eşya ve diğer menkul malların emsal bedelleri ile değerleneceği öngörülmüştür.

            Emsal bedel; Vergi Usul Kanunu’nun 267'nci maddesinde, gerçek değeri belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmış ve sırasıyla ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin olunacağı belirtilmiştir. Ticari araçlara ilişkin emsal bedellerinin ortalama fiyat ve maliyet bedeli esaslarına göre tespiti, olayın özelliği itibarıyla olanaklı bulunmadığından, emsal bedellerinin tespiti için takdir komisyonuna gidilmesi yerinde olmakla birlikte, takdir komisyonunca belirlenen emsal bedellerin, ticari araçların değerleme gününde satılmaları halinde haiz olacağı gerçek değerlere uygun olup olmadığının saptanması zorunlu olduğundan, intikale konu taşıtların, özellikle çalıştıkları hatlar da göz önünde bulundurulmak suretiyle, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği veya Umum Şoförler ve Otomobilciler Derneği gibi meslek kuruluşları nezdinde yapılacak araştırmayla; ticari işletmeye dahil diğer servet unsurlarının emsal bedellerinin de, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle takdir komisyonu kararının hukuka uygunluğunun saptanması gerekirken, takdir komisyonu kararında dayanak bulunmadığı gerekçesiyle vergilendirmenin kaldırılmasına ilişkin ısrar kararı hukuka uygun görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin, 14.04.2011 günlü ve E:2011/721, K:2011/1334 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 29.05.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

 

KARŞI OY

            X- Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

 

KARŞI OY

            XX- Veraset yoluyla intikal eden ticari araçlara ve ticari özsermayeye ilişkin olarak, takdir komisyonu kararı esas alınarak davacı adına salınan vergi ziyaı cezalı veraset ve intikal vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada mahkemece, takdir komisyonu kararının somut tespitler içermediği dayanaksız olduğu açıklanıp bu haliyle tarhiyat yapılamayacağı belirtilerek veraset ve intikal vergisinin kaldırılmasına karar verilmiştir. Kararın temyizi üzerine Danıştay Yedinci Dairesince karar bozulmuş ancak mahkemece önceki kararda ısrar edilmiştir. Israr kararının temyizi üzerine Vergi Dava Daireleri Kurulunca, intikale konu taşıtlar için ilgili birlik ve derneklerden araştırma yapılması, diğer servet unsurlarının emsal bedellerinin ise bilirkişi incelemesi yaptırılarak takdir komisyonu kararının hukuka uygun olup olmadığının saptanması gerektiği açıklanarak ısrar kararı bozulmuştur.

            Dosyada bulunan belgelerin tetkikinden, takdir komisyonu kararının, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 31. Maddesine aykırı olduğu, matrahın belirlenmesi esnasında hiçbir şekilde bir inceleme ve araştırmanın yapılmadığı, sadece araçlara ait plakalar ile model ve markanın yazılmasından sonra nasıl tespit edildiği belli olmayan bir değerin belirtildiği, aynı takdir kararında "işletmeye ait hissenin takdiri" yazılıp karşısında bir değerin belirtildiği görülmektedir. Dolayısıyla, yasada bulunması öngörülen "müstenidat" takdir kararında yer almamaktadır.

            İdarenin matrahın belirlenmesi esnasında usule ilişkin olarak yaptığı hatalar, yargılama sırasında çeşitli denetimler ile ortadan kaldırılamayacağı gibi idarenin usule aykırı olarak yaptığı belirlemelerin dayanağı da yargı tarafından belirlenemez. Zira açıklanan nitelikte yapılacak araştırmalar taraflardan birinin lehine birinin aleyhine sonuç ortaya çıkaracak şekilde idarenin yerine geçilip işlem tesis edilmesi sonucunu verir. İdarenin usulüne uygun işlem tesisinden sonra tesis edilen bu işlemin denetimi sırasında ilgili derneklerden, birliklerden araştırma yapılabilir ve bilirkişi incelemesine başvurulabilir. Mahkeme ısrar kararının, bu gerekçenin de dikkate alınarak onanması gerekeceği kanaati ile çoğunluk kararına katılamıyorum.