Untitled 2

25.01.2012

Vergi D.Gen.Kur. 2011/478 E. , 2012/13 K. TAKDİR KOMİSYONU KARARI ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ DAVA AÇMA EHLİYETİ

Vergi D.Gen.Kur.         2011/478 E.  ,  2012/13 K.
  • TAKDİR KOMİSYONU KARARI
  • ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ
  • DAVA AÇMA EHLİYETİ
  • VERGİ USUL KANUNU, EMLAK VERGİSİ KANUNU VE HARÇLAR KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN (4751) Madde 1
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 1
  • VERGİ USUL KANUNU (213) VERGİ USUL KANUNU
  • VERGİ USUL KANUNU (213) Madde 49
  • GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN (5904) GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 31

"İçtihat Metni"

Özeti : Arsalara ait asgari ölçüde birim değer tespitine ilişkin takdir komisyonu kararlarına karşı 213 sayılı Kanun’un 4751 sayılı Kanun’un 1/A maddesiyle değişik mükerrer 49'uncu maddesinde belirtilen ve kendilerine karar tebliğ edilenler dava açabileceğinden, takdir komisyonu kararı tebliğ edilenler arasında yer verilmeyen organize sanayi bölgesinin açtığı davanın, ehliyetsizlik nedeniyle reddine ilişkin ısrar kararında hukuka aykırılık görülmediği hakkında.

 

         Temyiz Eden :  Kocaeli Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi

         Vekili           :  Av.…

         Karşı Taraf   :  Gebze Belediye Başkanlığı

         Vekili           :  Av. …

         İstemin Özeti         : Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde bulunan arsaların, 2010 yılı arsa metrekare birim değerinin belirlenmesine ilişkin takdir komisyonu kararının ilgili kısmı davaya konu yapılmıştır.

            Davayı inceleyen Kocaeli 1. Vergi Mahkemesi, 7.1.2010 günlü ve E:2010/13, K:2010/33 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değişik mükerrer 49'uncu maddesinin (b) bendinin üçüncü fıkrasında; takdir komisyonu kararlarına karşı sadece bu kararlar kendilerine tebliğ edilen daire, kurum ve teşekküller ile ilgili muhtarlıkların dava açabileceğinin düzenlendiği, davacının sayılanlar arasında yer almadığı ve dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davayı, 2577 sayılı Kanunun 15/1-b maddesi uyarınca reddetmiştir.

            Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 17.6.2010 günlü ve E:2010/1898, K:2010/3115 sayılı kararıyla; takdir komisyonu kararlarının imza karşılığı verileceği kurumlar arasında ticaret odalarının da sayıldığı, Vergi Usul Kanununun 72'nci maddesinde 5904 sayılı Kanunun 21'inci maddesiyle yapılan değişiklikle; ilgili olduğu arsalarla sınırlı kalmak koşuluyla ticaret odasını temsil eden üyenin yerini, organize sanayi bölgesini temsil eden üyenin alacağının öngörüldüğü, bu değişikliğin, Emlak Vergisine ait Bedel ve Değerlerin Tespiti, İlanı ve Kesinleşmesine ilişkin 4751 sayılı Kanundan sonraki bir düzenleme olduğu ve bu düzenlemenin takdir komisyonlarına organize sanayi bölgesini temsilen bir üyenin katılmasını zorunlu kıldığı, davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle vergi mahkemesi kararını bozmuş; belediye başkanlığının karar düzeltme istemini 10.11.2010 günlü ve E:2010/9629, K:2010/6116 sayılı kararıyla reddetmiştir.

            Bozma kararına uymayan Kocaeli 1. Vergi Mahkemesi, 28.3.2011 günlü ve E:2011/352, K:2011/468 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; bozma kararında değinilen düzenlemenin, dava konusu takdir komisyonu kararının alındığı 14.5.2009 tarihinden sonra 3.7.2009 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdiği ve karar tarihinde organize sanayi bölgesi temsilcisinin, komisyon üyesi olmasını zorunlu kılan bir düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.

            Israr kararı, davacı tarafından temyiz edilmiş ve 213 sayılı Kanunun 4751 sayılı Kanunla değişik mükerrer 49'uncu maddesinde yasa koyucunun takdir komisyonu kararının tebliğ edileceği daire, kurum, teşekkül, ilgili mahalle ve köy muhtarlıklarının dava açabileceğini ifade ederken, komisyonu oluşturanları kastettiği, Kanunda dava açabileceklerin sınırlı olarak sayılmadığı, genel bir düzenleme yapıldığı, davanın açıldığı tarih dikkate alındığında 5904 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu ve organize sanayi bölgelerinin dava açma ehliyetlerinin bulunduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

         Savunmanın Özeti  : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

         Danıştay Tetkik Hâkimi Selda GÜRSOYTRAK GÜLSEVEN'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmüştür.

         Danıştay Savcısı Filiz GÜRMERİÇ'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

  

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, tebligat işlemlerinin tamamlanması nedeniyle yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

            Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde bulunan arsaların, 2010 yılı arsa metrekare birim değerinin belirlenmesine ilişkin takdir komisyonu kararının ilgili kısmına karşı açılan davayı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değişik mükerrer 49'uncu maddesinin (b) bendinin üçüncü fıkrasında sayılanlar arasında yer almayan ve takdir komisyonu kararının alındığı tarihte komisyonda bir üyesinin bulunması zorunlu olmayan davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle ve 2577 sayılı Kanunun 15/1-b maddesi uyarınca reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

            2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 1'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünün bu Kanunda gösterilen usullere tabi olduğu öngörüldükten sonra 31'inci maddesinin 2'nci fıkrasında, bu Kanun ve 1'nci fıkra uyarınca Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıfta bulunulan haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde Vergi Usul Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.

            213 sayılı Vergi Usul Kanununun Beşinci Kitabının Vergi Davaları başlıklı kısmındaki 377'nci maddesinde, vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanlar sayıldıktan sonra, dava konusu başlıklı 378'inci maddesinde, vergi mahkemesinde dava açabilmek için takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olmasının gerekli olduğu hükme bağlanmış ve Kanunun 4751 sayılı Kanunun 1/A maddesiyle değişik mükerrer 49'uncu maddesinin (b) bendinin birinci fıkrasında, takdir komisyonlarının arsalara ilişkin yapacakları takdirlerin, takdirin ilgili bulunduğu il ve ilçe merkezlerindeki ticaret odalarına, ziraat odalarına ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları ile belediyelere imza karşılığında verileceği, üçüncü fıkrasında, ise bu kararlara karşı, kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıklarının onbeş gün içinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilecekleri ve vergi mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine onbeş gün içinde Danıştay’a başvurulabileceği öngörülmüştür.

            Genel olarak idari yargının görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak yargılama usullerini içeren 2577 sayılı Kanunun yukarıda değinilen 31'inci maddesinde yapılan atıf nedeniyle vergi uyuşmazlıklarının çözümünde, özel düzenlemeler öngören Vergi Usul Kanunundaki kuralların uygulanması gerekmektedir. Nitekim, Vergi Usul Kanununun değişik mükerrer 49'uncu maddesi, takdir komisyonu kararlarına karşı dava açma yetkisi, kararların tebliğ edileceği yerler, dava ve temyiz sürelerini özel olarak düzenlemiştir. 4751 sayılı Yasadan sonra yürürlüğe konulan ve takdir komisyonlarının oluşumunu değiştiren 5904 sayılı Yasa ile Vergi Usul Kanununun 4751 sayılı Yasa ile değişik mükerrer 49'uncu maddede dava açma yetkisi yönünden bir değişiklik yapılmamıştır.

            5904 sayılı Yasanın yasalaşma süreci incelendiğinde; arsalara asgari birim değer takdiriyle görevlendirilen takdir komisyonlarına, organize sanayi bölgelerindeki arsalara ait değer takdiri sırasında organize sanayi bölgesini temsilen bir üyenin katılmasına ilişkin değişikliğin, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapıldığı; T.B.M.M. görüşmelerinde ise takdir komisyonuna organize sanayi bölgesini temsilen katılacak üyenin, ticaret odasını temsilen katılan üye yerine mi, yoksa mevcut yapıya ilave olarak bir temsilcinin katılması şeklinde mi uygulanması gerektiği konusunda duraksamaya yol açacak içerik taşıması nedeniyle düzenlemeye açıklık getirilmek üzere verilen bir önergenin müzakereye açıldığı ancak, düzenlemenin yeterince açık olduğu sonucuna varılarak önergenin kabul edilmediği ve Maliye Bakanlığınca bu değişiklikten sonra yapılan genelgelerle, takdir komisyonlarına organize sanayi bölgelerini temsil eden üyenin, komisyonun mevcut yapısına ek olarak katılması şeklinde uygulanmasının duyurulduğu saptanmıştır. Organize sanayi bölgelerindeki işleticilerin aynı zamanda ticaret ve sanayi odalarına kayıtlı oldukları da gözetildiğinde, 213 sayılı Yasanın mükerrer 49'uncu maddesinde takdir komisyonu kararlarının tevdi ve tebliğ edileceği kuruluşlar arasında organize sanayi bölgelerine yer verilmesine gerek görülmediği ve bu maddede herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşılmaktadır.

            2577 sayılı Yasanın 31'inci maddesinde yapılan göndermeden dolayı dava açma yetkisi yönünden uygulanması gereken Vergi Usul Kanununun 4751 sayılı Yasa ile değişik mükerrer 49'uncu maddesinin (b) bendi uyarınca, davanın ehliyetsizlik nedeniyle reddi yolundaki ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

            Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, 25.1.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

 

KARŞI OY

            Temyiz isteminin kabulüyle, ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin bozma kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.