Untitled 2

16.04.2010

Vergi D.Gen.Kur. 2008/833 E. , 2010/192 K. HAKSIZ ÇIKMA ZAMMI

Vergi D.Gen.Kur.         2008/833 E.  ,  2010/192 K.
  • HAKSIZ ÇIKMA ZAMMI
  • TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ SERİ: A SIRA NO: 2 (0) TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ SERİ: A SIRA NO: 2
  • AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (6183) Madde 55
  • AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (6183) Madde 37
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 28
  • VERGİ BARIŞI KANUNU (4811) VERGİ BARIŞI KANUNU
  • AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (6183) Madde 58

"İçtihat Metni"

Özeti : Haksız çıkma zammının, ödeme emrine karşı açılan davanın reddine ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra istenebileceği hakkında.

 

            Temyiz Edenler             : 1- … Vergi Dairesi Müdürlüğü

                                                  2- … Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi

            Vekili                            : Av.… Av.…

            İstemin Özeti               : Ödeme emrine karşı açılan davanın reddi üzerine düzenlenen ihbarname formu altında, "6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesi uyarınca kesinleşen yargı kararları üzerine zam uygulanması halinde zam tutarı yazılacaktır." notuna dayanılarak, ikinci ihbarnamede duyurulan 8.526.22 lira haksız çıkma zammı davaya konu yapılmıştır.

            Davayı inceleyen İzmir 3. Vergi Mahkemesi, 27.4.2006 günlü ve E:2005/1297, K:2006/430 sayılı kararıyla; 4811 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanarak mevcut borçlarını taksitlendiren ancak, ilk üç taksidinden sonraki taksitlerini ödemeyen davacı adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı İzmir 2. Vergi Mahkemesinde açılan davanın reddi üzerine, 6183 sayılı Yasanın 58'inci maddesi uyarınca %10 haksız çıkma zammı hesaplanarak ikinci ihbarname ile davacıya tebliğ edildiği, davacının, ödeme emirlerine karşı açtığı davanın reddedilmesinden sonra süresi içinde temyiz başvurusunda bulunduğu, 6183 sayılı Yasanın 58'inci maddesinin 5'inci fıkrasında tanımlanan ve fer'i bir amme alacağı niteliğinde olan haksız çıkma zammının, ödeme emirlerine karşı açılan davalarda verilen ret kararlarının kesinleşmesinden sonra istenmesi gerektiği, ödeme emrine karşı açılan davalarda verilen kararlar üzerine itiraz ve temyiz yollarına başvurulması halinde kesinleşmiş bir mahkeme kararının varlığından söz edilemeyeceği, ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davada mahkemece davanın reddi yolunda verilen karara karşı süresi içinde Danıştay nezdinde temyiz talebinde bulunduğu açık olan davacıdan haksız çıkma zammı istenemeyeceği gerekçesiyle dava konusu zammı kaldırmıştır.

            Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 12.4.2007 günlü ve E:2006/3134, K:2007/1147 sayılı kararıyla; İdari Yargılama Usulü Kanununun 28'inci maddesinin 5'inci fıkrası uyarınca; vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarının ilgili idarece mükelleflere bildirileceği, 6183 sayılı Yasanın 58'inci maddesinin beşinci fıkrasında da, ödeme emrine karşı açtığı davada kısmen veya tamamen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağının %10 zamla tahsil edileceğinin kurala bağlandığı, vergi borcunu vadesinde ödemeyen davacı şirket adına amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın vergi mahkemesince reddi üzerine yukarıda açıklanan yasal düzenleme uyarınca haksız çıkma zammının ikinci ihbarname ile istenebilmesi için kararın idareye tebliğinin yeterli olduğu, vergi mahkemesi kararının kesinleşmesine gerek bulunmadığından aksi yolda verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuş, davacının karar düzeltme istemini 13.5.2008 günlü ve E:2007/4545, K:2008/1556 sayılı kararıyla reddetmiştir.

            Bozma kararına uymayan İzmir 3. Vergi Mahkemesi, 30.6.2008 günlü ve E:2008/884, K:2008/884 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; haksız çıkma zammının doğması ve tahsil aşamasına gelmesi alacak aslına yönelik mahkeme kararının kesinleşmesi halinde mümkün olacağından, ödeme emrine karşı açılan davada verilen karara karşı yapılan temyiz isteminin ikinci ihbarnamenin düzenlendiği tarihten sonraki bir tarihte; Danıştay Üçüncü Dairesinin 29.11.2006 günlü ve E:2006/930, K:2006/3146 sayılı kararı ile reddedilmiş olmasının, uyuşmazlığın doğduğu andaki hukuki duruma etkisinin olmadığı, nitekim, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 4.5.2006 günlü ve E:2005/4620, K:2006/1689 sayılı ve Danıştay Dördüncü Dairesinin 23.2.2005 günlü ve E:2004/2323, K:2005/259 sayılı kararlarının da aynı mahiyette olduğu gerekçesiyle, ilk kararında ısrar etmiştir.

            Israr kararı taraflarca temyiz edilmiş ve davacı tarafından, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği; vergi idaresi tarafından ise vergi mahkemesi kararı üzerine işlem tesis edilebilmesi için kesinleşme şartının aranmadığı, 6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesine göre haksız çıkma zammı istenebilmesi için vergi mahkemesinin davayı reddetmesinin yeterli olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

            Savunmanın Özeti : Taraflarca karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.

            Danıştay Tetkik Hâkimi Selda GÜRSOYTRAK GÜLSEVEN'in Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde iddia edilen hususlar, vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden istemlerin reddi gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Sefer YILDIRIM'ın Düşüncesi : Davacı adına tanzim ve tebliğ olunan ödeme emrine karşı açılan davanın vergi mahkemesince reddedilmesi sonucu söz konusu karara istinaden 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. maddesine istinaden hesaplanan haksız çıkma zammına karşı açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmektedir.

            Davanın açıldığı tarihte yapılan yargılama sonucunda mahkemece yürürlükte olan Avukatlık ücret tarifesine göre vekalet ücretine hükmedildiği anlaşıldığından, Danıştay bozma kararı üzerine verilen ısrar kararında tekrar avukatlık ücretine hükmedilmesine gerek bulunmadığından ,ısrar kararında hükmedilen vekalet ücretinin maktu değil, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelik davacı şirket temyiz isteminde isabet görülmemiştir.

            Vergi Dairesi Müdürlüğü temiz istemine gelince;

            Danıştay Üçüncü Dairesinin 12.4.2007 gün ve 2007/1147 sayılı kararında yazılı gerekçe uyarınca temyiz isteminin kabulü ile temyize konu Vergi Mahkemesi ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

            Davacı adına düzenlenen ikinci ihbarname ile duyurulan 8.526.22 lira haksız çıkma zammını kaldıran ısrar kararı temyiz edilmiştir.

            4811 sayılı Kanundan yararlanarak mevcut borçlarını taksitlendiren ancak, ilk üç taksitten sonraki taksitleri ödemeyen davacı adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davanın reddi üzerine, vergi dairesince düzenlenen ikinci ihbarname ile davacıdan karar harcı ve haksız çıkma zammı istendiği anlaşılmaktadır.

            Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37'nci maddesinde, amme alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödeneceği, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının, Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi olduğu, amme borçlusunun isterse borcunu belli zamanlardan önce ödeyebileceği, 55'inci maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58'inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, borcu olmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunabileceği, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağının % 10 zamla tahsil edileceği kurala bağlanmıştır.

            Dava konusu ikinci ihbarname düzenlendikten sonra, 30.06.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe konulan (1) sayılı Tahsilat Genel Tebliğinin İkinci Kısım, Birinci Bölümünde yer alan (III/5) işaretli bendinde, 6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin beşinci fıkrasında; "İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir.“ hükmünün yer aldığı, madde hükmü ile ödeme emrine dava açan borçlunun tamamen veya kısmen haksız çıkması halinde %10 haksız çıkma zammı alınacağının açıkça belirtildiği, bu düzenleme, ödeme emrine karşı mesnetsiz dava açılmasını önlemeye yönelik bir düzenleme olduğundan, ödeme emrine karşı açılan davaların reddi halinde %10 zammın kesinleşecek kararlar üzerine uygulanması gerektiği, Kanunda %10 zammın hangi sürede ödeneceğine yönelik özel bir düzenleme yer almadığından, bu alacağın vadesinin, 6183 sayılı Kanunun 37'nci maddesine göre ilgilisine 213 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak tebliğ ile verilecek bir aylık ödeme süresi ile belirlenmesi gerektiği, haksız çıkma zammına, süresinde ödenmemesi halinde gecikme zammı tatbik edilmeyeceği düzenlenmekle, idarenin de haksız çıkma zammının, ödeme emrine karşı açılan davanın reddine ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra istenebileceği anlayışında olduğu belirlenmektedir.

            Adına düzenlenen ödeme emrine karşı açtığı dava reddedilen davacı temyiz yoluna başvurmasına karşın, haksız çıkma zammı, davanın reddine ilişkin hükmün kesinleşmesi beklenmeden istendiğinden, haksız çıkma zammının kaldırılması yolundaki ısrar kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.

            Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerinin ve bu konudaki Tarife değişikliğinin vergi davalarına ilişkin vekalet ücretini belirleyen kısmına karşı açılan davalarda verilen Daire kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararıyla bozulmasına ve Tarife değişikliğinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiğinden davacı taraf vekili için maktu tarifeye göre avukatlık ücreti tayin ve takdirinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle taraflar temyiz istemlerinin reddine, 16.4.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.