Untitled 2

25.05.2011

3. Daire 2008/2481 E. , 2011/2208 K. KANUNİ TEMSİLCİ

3. Daire         2008/2481 E.  ,  2011/2208 K.
  • KANUNİ TEMSİLCİ
  • TÜRK TİCARET KANUNU (6762) TÜRK TİCARET KANUNU
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 3
  • TÜRK MEDENİ KANUNU (4721) TÜRK MEDENİ KANUNU
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 48
  • KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU (3065) Madde 34
  • KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU (3065) Madde 29
  • BORÇLAR KANUNU (818) BORÇLAR KANUNU

"İçtihat Metni"

Özeti : 1- Ağır ceza mahkemesince bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olması nedeniyle medeni hakları kullanma ehliyetini kaybeden limited şirket kanuni temsilcisinin, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 397'nci maddesinin 1'inci fıkrası uyarınca şirketle arasında bulunan vekalet ilişkisinin ve dolayısıyla temsil yetkisinin kendiliğinden sona ereceği,

2- Medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybeden kanuni temsilciye atanan vasi, şirketin değil, kanuni temsilcinin vasisi olacağından, şirketi temsilen temyiz dilekçesini imzalama yetkisine sahip bulunmadığı hakkında.

.

            Temyiz Eden     : … Otomotiv İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

            Karşı Taraf        : Ziyapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü

            İstemin Özeti   : İnşaat taahhüt işini yapan davacı şirket adına, 2002 yılı yasal defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle beyanlarının yeniden oluşturulması sonucu 2002 Nisan ila Ağustos, Ekim ve Aralık dönemleri için re'sen salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29'uncu maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde mükelleflerin, vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak, düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri; 34'üncü maddesinin 1'inci bendinde ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceğinin öngörüldüğü, davacı şirket tarafından 2002 yılı defter ve belgelerinin, bir mükellefe ilişkin olarak karşıt inceleme yapılması amacıyla vergi denetmenine teslim edilmiş olması dolayısıyla ibraz edilemediği ileri sürülmüş ise de Mahkemelerinin 31.5.2007 günlü ara kararına davalı idarece verilen cevapta defter ve belgelerin kendilerinde bulunmadığının bildirilmesi üzerine 27.7.2007 günlü ara kararıyla davacıdan bu iddiasını kanıtlayacak bilgi ve belgeyi sunmasının istendiği, ancak ara kararına cevap verilmediğinden bu iddiaya itibar edilemeyeceği, yasal mazeret olmaksızın defter ve belgelerini ibraz etmediği anlaşılan davacının, katma değer vergisi indirim hakkından yararlanmasına olanak bulunmadığından tarhiyatta hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddeden Adana 1. Vergi Mahkemesinin 11.12.2007 gün ve E:2006/765, K:2007/1483 sayılı kararının; defter ve belgelerin Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2003/165 sayılı dosyasında bulunduğunun tespit edildiği ve söz konusu defterler istenip incelendikten sonra bir karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

            Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

            Tetkik Hakimi   : Ayhan KILIÇ

            Düşüncesi        : Davacı şirket adına düzenlenen temyiz dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olan şirket kanuni temsilcisi …'ın, medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi nedeniyle 818 sayılı Borçlar Kanununun 397'nci maddesinin 1'inci fıkrası uyarınca vekâlet ilişkisinin ve dolayısıyla temsil yetkisinin de kendiliğinden sona erdiği anlaşılmıştır. Mahkemece temyiz ilk inceleme üzerine verilen 24.3.2008 tarihli ara kararına … tarafından gönderilen 11.4.2008 tarihli dilekçede şirketin başkaca bir temsilcisinin bulunmadığı ve Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün talebi üzerine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesine yapılan vasi atama başvurusunun henüz sonuçlanmadığı belirtilmiş ise de vasi adayı sıfatıyla temyiz dilekçesini imzalayan …'ın vasiliği kesinleşse bile, şirketin değil, kanuni temsilcinin vasisi olacağından, şirketi temsilen temyiz dilekçesini imzalama yetkisi bulunmamaktadır. Dairemizin 16.2.2011 gün ve E:2008/2481 sayılı ara kararı ile davacı şirketten, varsa şirketi temsile yetkili kişi, yoksa kurucu ortakların tümü tarafından imzalanacak iki nüsha temyiz dilekçesinin gönderilmesinin istenmesine ve karar gereğinin verilen süre içinde yerine getirilmemesi halinde 2577 sayılı Kanunun 48'inci maddesinin 2'nci bendine göre temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verileceğini duyuran ara kararının 15.3.2011 tarihinde usule uygun şekilde tebliğ edilmesine karşın karar gereğinin yerine getirilmediği anlaşıldığından, temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

            Savcı                : Sefer YILDIRIM

            Düşüncesi        : 2002 takvim yılına ait işlemlerinin incelenmesi sonucu belirlenen matrah farkı üzerinden davacı şirket adına re'sen yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararı temiz edilmektedir.

            Türk Medeni Kanunun’un olay tarihinde yürürlükte olan 403' üncü maddesinde, vasinin vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve mal varlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlü olduğu belirtilmiş, 407'inci maddesinde de, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her erginin kısıtlı sayılacağı, cezayı yerine getirmekle görevli makamın, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atamak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü kılınmıştır.

            Dosyanın incelenmesinden, şirketin kanuni temsilcisi ve ortağı … hakkında Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 213 sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet suçu nedeniyle verilen 14.12.2006 gün ve 2003/165 Esas, 2006/491sayılı kararı gereğince 4 yıl 44 ay 40 gün süreli hükümlü olduğu, Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünde 19.1.2008 tarihinden beri hükümlü olarak bulunduğu anlaşılmaktadır.

            Yukarıda değinilen düzenlemeler karşısında kısıtlı olması sebebiyle ehliyeti bulunmayan ve hüküm infazı sırasında Türk medeni Kanununun 407'nci maddesi uyarınca adına vasi tayin edilmeyen davacının kendisi adına hukuki tasarrufta bulunması mümkün değildir.

            Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin ehliyet yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

            2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı, 2'nci fıkrasının (a) bendinde, dilekçelerde; tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin gösterileceği kurala bağlanmış, 48'inci maddesinin 2'nci bendinde ise temyiz dilekçelerinin 3'üncü madde esaslarına göre düzenlenmesi gerektiği, düzenlenmemiş ise eksikliklerin onbeş gün içinde tamamlatılmasının, kararı veren Danıştay veya mahkemece ilgiliye tebliğ olunması, bu sürede eksiklikler tamamlanmadığı takdirde temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına, Danıştay veya mahkemece karar verileceği kurala bağlandığından davacı şirketin yargı mercileri önünde kanuni temsilcileri veya kanuni temsilcilerince vekalet yetkisi verilen bir avukat tarafından temsil edilmesi gerekmektedir.

            Davacı şirket adına Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Ekim, Kasım ve Aralık 2002 dönemleri için re'sen salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemiyle, şirket kanuni temsilcisi …'ın vasi adayı sıfatıyla … tarafından Ziyapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğüne karşı temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.

            6762 sayılı Ticaret Kanununun 540’ıncı maddesinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile yetkili ve mecbur oldukları, ana sözleşmede veya genel kurul kararıyla şirketin temsil ve idaresinin ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabileceği, kuruluştan sonra şirkete giren ortakların, bu konuda genel kurulun ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile yetkili ve mecbur olmadıkları hükme bağlanmıştır.

            Öte yandan 818 sayılı Borçlar Kanununun 397’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, aksi sözleşmeden veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça, vekâletin, vekilin veya müvekkilin ehliyetinin kaybedilmesiyle sona ereceği hükme bağlanmıştır.

            Buna göre, ana sözleşme veya ortaklar kurulu kararıyla temsil yetkisi ortaklardan biri veya birkaçına bırakılmadıkça, limited şirket, tüm kurucu ortaklar tarafından, el birliğiyle temsil edilir. Ortaklar kurulu kararıyla müdür tayin edilen ortak ile şirket arasındaki ilişki, hukuki nitelik itibarıyla bir vekâlet ilişkisi olduğundan, tayin edilen kanuni temsilcinin medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi durumunda vekâlet ilişkisi ve dolayısıyla temsil yetkisi de kendiliğinden sona erer. Bu durumda ortaklar kurulunca yeni bir müdür tayin edilmedikçe, şirketin temsili genel kural uyarınca kurucu ortaklar tarafından el birliğiyle sağlanır.

            Davacı şirket adına düzenlenen temyiz dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olan şirket kanuni temsilcisi …'ın, medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi nedeniyle 818 sayılı Borçlar Kanununun 397'nci maddesinin 1'inci fıkrası uyarınca vekâlet ilişkisinin ve dolayısıyla temsil yetkisinin de kendiliğinden sona erdiği anlaşılmıştır. Mahkemece temyiz dilekçesinin ilk incelemesi sırasında verilen 24.3.2008 tarihli ara kararına cevaben … tarafından gönderilen 11.4.2008 tarihli dilekçede şirketin başkaca bir temsilcisinin bulunmadığı ve Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün talebi üzerine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesine yapılan vasi atama başvurusunun henüz sonuçlanmadığı belirtilmiş ise de vasi adayı sıfatıyla temyiz dilekçesini imzalayan …'ın vasiliği kesinleşse bile, şirketin değil, kanuni temsilcinin vasisi olacağından, şirketi temsilen temyiz dilekçesini imzalama yetkisi bulunmamaktadır.

            Dairemizin 16.2.2011 gün ve E:2008/2481 sayılı ara kararı ile davacı şirketten, varsa şirketi temsile yetkili kişi, yoksa kurucu ortakların tümü tarafından imzalanacak iki nüsha temyiz dilekçesinin gönderilmesinin istenmesine ve karar gereğinin verilen süre içinde yerine getirilmemesi halinde 2577 sayılı Kanunun 48'inci maddesinin 2'nci bendine göre temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına karar verileceğini duyuran ara kararının 15.3.2011 tarihinde usule uygun şekilde tebliğ edilmesine karşın karar gereğinin yerine getirilmediği anlaşıldığından, temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına, 25.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.