Untitled 2

03.05.2011

3. Daire 2009/780 E. , 2011/1490 K. KANUNİ TEMSİLCİ

3. Daire         2009/780 E.  ,  2011/1490 K.
  • KANUNİ TEMSİLCİ
  • HARÇLAR KANUNU (492) HARÇLAR KANUNU
  • TÜRK TİCARET KANUNU (6762) Madde 39
  • TÜRK TİCARET KANUNU (6762) Madde 33
  • KOOPERATİFLER KANUNU (1163) Madde 3
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 49
  • AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN (6183) Madde 35
  • VERGİ USUL KANUNU (213) Madde 10
  • KOOPERATİFLER KANUNU (1163) Madde 61

"İçtihat Metni"

Özeti : Yönetim kurulu üyesi olarak ticaret siciline tescil ve ilan edilmiş olan kişinin yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesinin tescil edilip Türkiye Sicili Gazetesinde ilan edilinceye kadar üçüncü şahıslar nezdinde hukuki sonuç doğurmayacağı, fakat üçüncü kişilerin bu hususu bildiklerinin ispatlanması halinde onlara karşı ileri sürülebileceği hakkında.

 

            Temyiz Edenler : 1- …

                                       Vekili: Av…

                                        2- Vergi Dairesi Müdürlüğü

            İstemin Özeti   : Davacının yönetim kurulu üyesi olduğu kooperatiften tahsil edilemeyen Ağustos 2001 dönemine ait kamu alacağının tahsili amacıyla adına düzenlenen ödeme emrini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 61'inci maddesinde, yönetim kurulunun, kooperatifi temsile yetkili kılınanların isimlerini, imzalarını ve bu yetkiye dayanan kararların noterlikçe tasdikli örneğini ticaret siciline vereceğinin hükme bağlandığı, kooperatif karar defterinin incelenmesinden davacının yönetim kurulu üyeliği ve saymanlığı görevinden istifasının 18.2.2001 tarihli yönetim kurulu kararıyla kabul edildiğinin anlaşılması karşısında, söz konusu kararın ticaret sicil memurluğuna bildirme yükümlülüğünün davacıya atfının mümkün olmadığı da dikkate alındığında, bu tarihten sonra kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulması mümkün olmayan davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden Balıkesir Vergi Mahkemesinin 27.11.2008 gün ve E:2008/761, K:2008/1311 sayılı kararının; davacı vekili tarafından, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı; vergi dairesi müdürlüğü tarafından, davacının ticaret sicili kayıtlarına göre, 10.4.2000 ila 20.2.2002 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olduğundan düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

            Savunmanın Özeti        : Davalı idare davacının temyiz isteminin reddi gerektiğini savunmuş, davacı ise cevap vermemiştir.

            Tetkik Hakimi               :   Ümit KOCATEPE

            Düşüncesi                    : Türk Ticaret Kanunu'nun tescil ve ilanla ilgili genel hükümleri uyarınca tescil ve ilan edilmiş hususlardaki değişikliklerin tescil ve ilan edilmemesi halinde üçüncü kişileri bağlamayacağı dikkate alındığında, davacının kanuni temsilcisi olduğu kooperatifin iç ilişkisi yönünden hukuki sonuç doğurabilecek olan istifa durumunun dış ilişkide tescil ve ilan edilmeksizin herhangi hukuki sonuç doğurmayacağının kabulü gerektiğinden kamu alacağının kooperatiften tahsil imkanı bulunup bulunmadığı ve davacının vergi ödevlerinin yerine getirilmesindeki sorumluluğu araştırılarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere davalı temyiz isteminin kabulü ile davacı temyiz isteminin ise bu nedenle reddi gerektiği düşünülmektedir.

             Savcı                           : Süreyya ÇAKIN

            Düşüncesi                    : … ve Köyleri Yaş Sebze ve Meyve Kooperatifinin ödenmeyen vergi borçlarından dolayı 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun mükerrer 35 inci maddelerine göre davacı adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrinin iptali , 390 lira avukatlık ücretinin davacı vekili lehine takdiri yolundaki vergi mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.

            Vergi dairesi Müdürlüğünün temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlere uymadığından istemin reddi gerekmektedir.

            Yükümlü temyizine gelince; vergi mahkemesince karar tarihinde yürülükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınarak vekalet ücreti belirlenmesi gerekmektedir.

            Bu nedenlerle Vergi dairesi Müdürlüğünün temyiz isteminin reddine, yükümlü temyizinin kabulü ile vergi mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

            213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10'uncu maddesinde; tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.

            1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 3'üncü maddesinin 8'inci bendinde yönetim kurulu üyeleriyle kooperatifi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadlarının tescil ve ilan olunacağı, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 33'üncü maddesinin birinci fıkrasında; tescil edilmiş hususlarda vuku bulacak her türlü değişikliklerin de tescil olunacağı; 38'inci maddesinin birinci fıkrasında; ticaret sicili kayıtlarının üçüncü şahıslar hakkında, kaydın gazete ile tescil ve ilan edilmesinden sonra hüküm ifade edeceği, 39'uncu maddesinin ikinci fıkrasında da tescili lazım geldiği halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir hususun ancak bunu bildikleri ispat edilmek şartıyla üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebileceği kurala bağlanmıştır.

            Yukarıda sözü edilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, yönetim kurulu üyesi olarak ticaret siciline tescil ve ilan edilmiş kişinin, herhangi bir sebeple yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesinin, tescil edilip, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilinceye kadar üçüncü şahıslar nezdinde hukuki sonuç doğurmayacağı, fakat üçüncü kişilerin bu hususu bildiklerinin ispatlanması durumunda onlara karşı ileri sürülebileceği açıktır.

            Ticaret sicili gazetesinde ilan edilme zorunluluğunun amacı daha önce tescil ve ilan edilen hususlardaki değişikliklerden üçüncü kişileri haberdar ederek, menfaatlerinin korunmasını sağlamaktır. Bu kapsamda, vergi alacağının tahsilini sağlamakla görevli olan vergi dairesinin menfaatinin, daha geniş anlamda, kamu yararının korunması ve Anayasal ödev olan vergi ödevlerinin tam olarak gerçekleştirilmesinin temini bakımından da yönetim kurulu üyeliğinden ayrılma konusunda vergi dairesinin bilgilendirilmesi, bu yolla kamu alacağının tahsilinde muhatabın kim olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu husus ise, Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereği tescil ve ilanla, değişikliğin doğrudan ilgili kişiler tarafından vergi dairesine yazılı olarak bildirilmesi veya vergi dairelerince herhangi bir yolla söz konusu değişiklikten haberdar olunmasıyla gerçekleşebilir.

            Bu durumda vergi borçlusu kurumun kanuni temsilcisi olan davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifasının kabulü yolunda verilen 18.2.2001 tarihli tarihli yönetim kurulu kararı kurum içi ilişkiler yönünden sonuç doğurmakla birlikte, bu durumun tescil ve ilan edildiği tarihe kadar davacının vergi sorumluluğu bakımından kanuni temsilciliğinin sona erdiğinden söz edilemez.

            Ticaret Sicil Memurluğunun 25.12.2007 tarihli yazısında da davacının 10.4.2000 ila 20.2.2002 tarihleri arasında kooperatifi temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmış olup, dosyada davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifasına ilişkin hususun ilan edildiğine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı gibi bu durumun idarenin bilgisi dahilinde olduğuna yönelik iddia ve belge de yer almamaktadır.

            Kooperatifi temsil ve ilzam yetkisinin kamu alacağının ilgili bulunduğu dönemde de devam ettiği anlaşılan davacının kanuni temsilcisi olduğu kooperatif hakkındaki takibatın sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığı araştırıldıktan ve davacının hangi vergi ödevini ne şekilde yerine getirip getirmediği de değerlendirildikten sonra ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davayı yazılı gerekçeyle sonuçlandıran vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle davalı temyiz isteminin kabulü ile Balıkesir Vergi Mahkemesinin 27.11.2008 gün ve E:2008/761, K:2008/1311 sayılı kararının ödeme emrinin iptaline ilişkin hüküm fıkrası yönünden bozulmasına, davacı temyiz isteminin ise bu nedenle reddine, davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca 38.20 TL maktu harç alınmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 3.5.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

           

KARŞI OY

             Vergi mahkemesi kararına yöneltilen vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin kararın dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle reddi gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyorum.