Untitled 2

15.02.2011

4. Daire 2008/6515 E., 2011/708 K.Davacının mahsup talebinin reddi suretiyle düzenlenen 30.6.2007 günlü 22677 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

4. Daire 2008/6515 E., 2011/708 K.

"İçtihat Metni"

Temyiz Eden : Ostim Vergi Dairesi Müdürlüğü 

Karşı Taraf : …

… P…

…… K…

…… İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi 

İstemin Özeti: Davacının mahsup talebinin reddi suretiyle düzenlenen 30.6.2007 günlü 22677 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 8.5.2008 günlü ve E:2007/1557, K:2008/935 sayılı kararıyla; davacının dava konusu ödeme emriyle takip edilen vergi borcunun katma değer vergisi alacağından mahsubu için 19.2.2007 günlü dilekçe ile başvurduğu, davalı İdarece söz konusu başvuru üzerine herhangi bir işlem tesis edilmediği, davacının mahsup istemine ilişkin başvurusu usulüne uygun olarak cevaplandırılarak gerektiğinde bu işleme karşı dava açma hakkı tanınmaksızın doğrudan ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdare, kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek bozulması istemektedir. 

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir. 

Tetkik Hakimi M.V…

….. U…

……'ın Düşüncesi : Davacının mahsup talebinin reddi suretiyle düzenlenen 30.6.2007 günlü 22677 sayılı ödeme emrini, davacının mahsup istemine ilişkin başvurusu usulüne uygun olarak cevaplandırılarak gerektiğinde bu işleme karşı dava açma hakkı tanınmaksızın doğrudan ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir. 

Mahsup talebinin reddine ilişkin işlemin usulüne uygun olarak tebliği üzerine süresi içerisinde dava konusu edilmemesi ödeme emri aşamasında mükellefin iade alacağı bulunup bulunmadığının "böyle bir borcu olmadığı" iddiası kapsamında incelenmesine engel teşkil etmeyeceği gibi, bu husus ödeme emri aşamasında da mükellef tarafından ileri sürülebileceğinden, işlemin usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesinin, mükellefin mahsup talebinin idarece reddinin hukuka aykırılığını ileri sürerek dava açma hakkını ortadan kaldırdığından da söz edilemez. 

Bu nedenle mahkeme kararının, davacının mahsup başvurusunda bulunduğu tarih itibarıyla borcunu karşılayacak tutarda iade alacağı bulunup bulunmadığı incelenerek bir karar verilmek üzere bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı A.K…

…… T…

……'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: 

Davacının mahsup talebinin reddi suretiyle düzenlenen 30.6.2007 günlü 22677 sayılı ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir. 

6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 55 nci maddesinde, amme alacağının vadesinde ödenmeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, aynı Kanunun 58 inci maddesinde ise kendilerine ödeme emri tebliğ olunanların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabilecekleri belirtilmiştir. 

6183 sayılı Kanunun 55 nci maddesi uyarınca, bir vergi borcunun tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenebilmesi için öncelikle söz konusu vergi borcunun usulüne uygun olarak tahakkuk etmesi ve vadesinde ödenmemiş olması şartlarının bir arada gerçekleşmesi gerekmekte olup, bu hususta verilen yerleşik yargı kararları da bu yöndedir. 

İncelenen dosyada ise dava konusu ödeme emrinin içeriğinde yer alan vergi borcunun tahakkuk ve kesinleşme aşamalarına ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ilgili dönemlerde davacı adına tahakkuk edip kesinleşen verginin mahsup yoluyla ödenmesi talebine cevap verilmeksizin ödeme emri düzenlenmesinden kaynaklanmaktadır. 

Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü, davacının İdarede vergi borcunu karşılayacak tutarda alacağı bulunup bulunmadığının belirlenmesini gerektirmektedir. 

Vergi Mahkemesince, davacının mahsup talebinin reddine ilişkin işlemin usulüne uygun tebliğ edilmediği, bu durumun ise bu işleme karşı dava açma hakkını ortadan kaldırdığı gerekçesiyle ödeme emri iptal edilmiş ise de, mahsup talebinin reddine ilişkin işlemin usulüne uygun olarak tebliği üzerine süresi içerisinde dava konusu edilmemesi ödeme emri aşamasında mükellefin iade alacağı bulunup bulunmadığının "böyle bir borcu olmadığı" iddiası kapsamında incelenmesine engel teşkil etmeyeceği gibi, bu husus ödeme emri aşamasında da mükellef tarafından ileri sürülebileceğinden, işlemin usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesinin, mükellefin mahsup talebinin idarece reddinin hukuka aykırılığını ileri sürerek dava açma hakkını ortadan kaldırdığından da söz edilemez. 

Bu nedenle, davacının mahsuben iade talebi reddedilerek düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, davacının mahsuben iade talebinin reddinin hukuka aykırı olduğu yönündeki iddiası, 6183 sayılı Kanunun 58 nci maddesinde belirtilen "böyle bir borcu olmadığı"na ilişkin bir itiraz niteliğinde olup, mahkemece davacının mahsup başvurusunda bulunduğu tarih itibarıyla borcunu karşılayacak tutarda iade alacağı bulunup bulunmadığı incelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir. 

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 8.5.2008 günlü ve E:2007/1557, K:2008/935 sayılı kararının bozulmasına 15.2.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi. 

KARŞI OY 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle karara karşıyım.