Untitled 2

18.04.2013

7. Daire 2009/9515 E. , 2013/2028 K. TELAFİ EDİCİ VERGİ İHTİRAZİ KAYIT KESİN VE YÜRÜTÜLMESİ ZORUNLU İŞLEM

7. Daire         2009/9515 E.  ,  2013/2028 K.
  • TELAFİ EDİCİ VERGİ
  • İHTİRAZİ KAYIT
  • KESİN VE YÜRÜTÜLMESİ ZORUNLU İŞLEM

"İçtihat Metni"

Özeti : Gümrük mevzuatına göre, gümrük vergilerinin dava konusu edilebilmesi için öncelikle idarece kendiliğinden yapılmış tahakkukun; ya da ihtirazi kayıtla verilen beyannameye dayalı tahakkukun; ya da gümrük vergilerinin kaldırılması veya geri verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair idari kararın; sonra ise, sözü edilen işlemlere karşı itiraz üzerine tesis edilen işlemin bulunması gerektiği; olayda, açıklanan şekilde tesis edilen işlem bulunmaksızın davacının talebi üzerine yapılan tahsilatın iptali istemiyle açılan davanın, ortada kesin ve yürütülebilir işlem bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddi gerektiği hakkında.

 

Temyiz İsteminde Bulunan: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı adına

Karşı Taraf        : … Dış Ticaret Anonim Şirketi

Vekili                : Av. …

İstemin Özeti    : … Deri Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketince dahilde işleme rejimi uyarınca işlendikten sonra elde edilen eşyanın davacı adına tescilli 29.12.2006 gün ve 248228 sayılı ihracat beyannamesi ile Avrupa Birliğine üye ülkeye ihraç edilmesinden sonra ihraç edilen eşyanın üretiminde kullanılan üçüncü ülke menşeli girdilere ilişkin telafi edici verginin tahsil edilmesi istemiyle davalı İdareye başvurulması üzerine telafi edici vergi, usulsüzlük cezası ve faiz için yapılan tahsilat işlemini; yalnızca ithal edilen üçüncü ülke menşeli eşyanın değeri üzerinden telafi edici vergi hesaplanması gerekirken, dahilde işleme rejimi uyarınca elde edilen eşyanın değeri üzerinden vergi hesaplanmasının hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden İzmir Dördüncü Vergi Mahkemesinin 30.9.2009 gün ve E:2008/1430; K:2009/1494 sayılı kararının; yapılan işlemlerde mevzuata aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Abidin İLDEŞ'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından kendiliğinden başvurulması üzerine yapılan tahsilat işleminin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Gümrük mevzuatına göre, gümrük vergilerinin dava konusu edilebilmesi için, ya yükümlüler adına İdarece re'sen yapılan tahakkuk veya ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin; ya beyannamenin tescili sırasında konulan ihtirazi kayıt iradesinin kabul edilmemesi suretiyle yapılan tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin; veya vergilerin geri verilmesi istemiyle yetkili idari birime yapılan başvurunun reddine dair idari karara vaki itirazın reddine dair işlemin varlığı gerekmektedir.

Olayda; ortada, ne davacı adına yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlem; ne beyannamenin tescili sırasında konulan ihtirazi kaydın kabul edilmemesi suretiyle yapılan tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlem; ne de, ödenen verginin geri verilmesi istemiyle yetkili idari birime yapılan başvuru üzerine alınan idari karara vaki itirazın reddine dair işlem bulunduğundan, Mahkemece, incelenmeksizin reddedilmesi gereken davada, işin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

Bu nedenle; temyiz isteminin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden; Lider Deri Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketince dahilde işleme rejimi uyarınca işlendikten sonra elde edilen eşyanın davacı adına tescilli 29.12.2006 gün ve 248228 sayılı ihracat beyannamesi ile Avrupa Birliğine üye ülkeye ihraç edilmesinden sonra ihraç edilen eşyanın üretiminde kullanılan üçüncü ülke menşeli girdilere ilişkin telafi edici verginin gecikme faiziyle birlikte tahsil edilmesi istemiyle 25.8.2008 tarihinde davalı İdareye başvurulması üzerine telafi edici vergi, usulsüzlük cezası ve faiz için 28.8.2008 tarihinde yapılan tahsilat işleminin, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı olan gerekçeyle iptal edildiği anlaşılmıştır.

İdari yargı denetiminin işleyebilmesi, idarenin Kamu Hukuku alanında faaliyette bulunmasına; idari nitelikte eylem veya işlem yapmasına bağlıdır. Böyle bir faaliyet olmadan, söz konusu denetimin işletilmesi olanaksızdır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının "d" bendinde yer alan, dava dilekçelerinin, ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlemin olup olmadığı yönünden inceleneceğine; aynı Kanunun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının "b" bendinde de, böyle bir işlemin bulunmaması halinde, davanın sonraki yargılama işlemlerine girişilmeksizin reddedileceğine ilişkin kurallar bu ilkeye dayalıdır.

Gümrük mevzuatına göre, gümrük vergilerinin dava konusu edilebilmesi için, öncelikle,  ya idarece kendiliğinden yapılmış bir tahakkuk veya ek tahakkuk işleminin; ya tescili sırasında konulan ihtirazi kayıtla verilen beyannameye dayalı tahakkukun; ya da yetkili Gümrük İdaresine, gümrük vergilerinin tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirildikleri belirtilerek kaldırılmaları veya yersiz veya fazladan ödendiği belirtilerek vergilerin geri verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair idari kararın; sonra ise, sözü edilen işlemlere karşı idari itiraz usulüne uygun olarak itiraz makamına yapılan başvurular üzerine tesis edilen, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu, zımni veya açıkça ret işleminin bulunması gerekmektedir.

Olayda, yukarıda açıklanan şekilde tesis edilmiş bir işlem bulunmaksızın, talebi üzerine yapılan tahsilat işleminin iptali istemiyle davacı tarafından açılan davanın, 2577 sayılı Kanunun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının "b" bendi uyarınca, ortada, idari davaya konu edilebilecek nitelikte idari işlem bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda Yargılama Hukuku kurallarına uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 18.4.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.