Untitled 2

22.12.2011

7. Daire 2010/2071 E. , 2011/9518 K. GÜMRÜK PARA CEZASI GÜMRÜK BAŞMÜDÜRLÜĞÜ YARGILAMA GİDERLERİNİN DAVACI ÜZERİNE BIRAKILMASI

7. Daire         2010/2071 E.  ,  2011/9518 K.
  • GÜMRÜK PARA CEZASI
  • GÜMRÜK BAŞMÜDÜRLÜĞÜ
  • YARGILAMA GİDERLERİNİN DAVACI ÜZERİNE BIRAKILMASI

"İçtihat Metni"

Özeti Usul hükümlerinin yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanacağı yolundaki genel hukuk ilkesi uyarınca, usul hükümlerindeki değişikliğin uygulanabilmesi, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla henüz bir işlem tesis edilmemiş olmasına; ya da değişiklik getiren kanunda usul hükümlerinin derdest uyuşmazlıklara da uygulanacağı yolunda açık bir hükmün bulunmasına bağlı olduğundan, tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunmayıp 5911 sayılı Kanun’un 64'üncü maddesiyle getirilen 1'inci fıkra hükmü geriye yürütülerek işlemin iptal edilmesinde, hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.

         Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar :

                            1- Gümrük ve Ticaret Bakanlığı adına

                                         İzmir Gümrük Müdürlüğü

                            2- … Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

            Vekili            : Av. …

            İstemin Özeti : Davacı  adına tescilli 24.3.2005 tarih ve 19919 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın, süresinde yapılmadığından bahisle, değerlendirmeye alınmaması yolunda tesis edilen işlemi; beyanname sayısının 99919 olduğunun kabulü suretiyle 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesinin 1'nci fıkrasının 5911 sayılı Kanunun 64'üncü maddesiyle değişik şeklinde, yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceklerinin hükme bağlandığı, olayda, davaya konu edilen işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunmamakla birlikte; usul hükümlerinin yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanacağı yolundaki genel hukuk ilkesi uyarınca, 4458 sayılı Kanunun usul hükmü niteliğindeki idari itiraz yollarına ilişkin hükümlerinin olaya uygulanması gerektiği, bu durumda, 21.8.2009 tarihinde tebliğ edilen para cezasına karşı, 3.9.2009 gününde kayıtlara intikal ettirilen dilekçe ile yapılan itirazın Kanunda öngörülen onbeş günlük süre içinde olduğunun anlaşılması karşısında, itirazın süresinde olmadığının kabulü suretiyle değerlendirmeye alınmaması yolunda tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden; Kanun değişikliği nedeniyle hüküm kurulduğundan, hesaplanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar veren İzmir İkinci Vergi Mahkemesinin 11.2.2010 gün ve E:2009/1516; K:2010/180  sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; ceza kararına karşı süresinde itıraz edilmemesi nedeniyle tesis edilen işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek davalı idarece, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasının ise; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca, yargılama giderlerinin ve kanun gereği takdir olunacak vekalet ücretinin, aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi gerektiği iddiasıyla davacı tarafından bozulması istenilmektedir.

            Savunmanın Özeti : Taraflarca, karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.

         Tetkik Hâkimi  Munise Kabakulak'ın Düşüncesi : Olayda, 21.8.2009 tarihinde tebliğ edilen para cezalarına karşı, 3.9.2009 gününde kayıtlara intikal ettirilen dilekçe ile yapılan itiraz, 4458 sayılı Gümrük Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrasında  öngörülen yedi günlük sürenin dışındadır.

            Bu nedenle, davacı adına tesis edilen işlemde hukuka aykırılık; olay tarihinde yürürlükte bulunmayan hükme dayanılarak verilen Mahkeme kararında da yasal isabet görülmediğinden, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile kararının bozulması; bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir'in Düşüncesi : Temyiz başvuruları; davacı Şirket adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile ithal olunan eşyanın, anti damping vergisine tabi olduğundan bahisle vergi tutarı üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın süresinden sonra yapıldığından bahisle reddine ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemleriyle yapılmıştır.

            Davacı Şirket tarafından verilen temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.

            Davalı İdarenin temyiz istemine gelince:

            3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanunun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, gümrük mevzuatının, gümrük vergisinin  tahsiline, takibine ve teminata bağlanmasına ilişkin bu Kanuna aykırı olmayan usul ve şekle müteallik hükümlerinin, dampinge karşı vergi veya telafi edici verginin tahsili, takibi ve teminata  bağlanması işlemlerinde de uygulanacağı, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrasında da, kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde, kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilecekleri, 7'nci fıkrasında ise, gümrük başmüdürlükleri kararlarına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurabileceği hükümlerine yer verilmiştir.

            Olayda, 21.8.2009 tarihinde davacı Şirkete tebliğ edilen para cezası kararına karşı, dava konusu işlemin  tebliğ  edildiği  tarihte  yürürlükte   olan yasa hükmünde öngörülen yedi günlük süreden sonra itiraz edildiğinden; mahkemece, davanın reddi gerekirken, iptal kararı verilmesinde yasal isabet görülmemiştir.

            Açıklanan nedenle, davacı Şirketin temyiz isteminin reddi; İdarenin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

            Mahkeme kararında, uyuşmazlığın konusunu oluşturan eşyaya ilişkin beyannamenin sayısının 99919 olarak yazıldığı anlaşıldığından, bu yanlışlık, 19919 olarak düzeltildikten sonra, işin esasına geçildi:

            Dosyanın incelenmesinden; davacı adına tescilli beyanname muhteviyatı eşya nedeniyle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına ilişkin kararın 21.8.2009 tarihinde tebliği üzerine, davacı tarafından, 3.9.2009 tarihinde Başmüdürlüğe itiraz başvurusunda bulunulduğu, Başmüdürlükçe süresinde kabul edilmeyen başvurunun değerlendirmeye alınmaması yolunda işbu davaya konu işlemin tesis edildiği, anılan işlemin iptali istemiyle açılan davada; Mahkemece, usul hükümlerinin yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanacağı yolundaki genel hukuk ilkesi uyarınca, 4458 sayılı Kanunun usul hükmü niteliğindeki idari itiraz yollarına ilişkin hükümlerinin olaya uygulanmasının icap ettiği; bu bakımdan, tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunmamakla birlikte; değişiklik sonrasında, davacı tarafından yapılan itirazın Kanunda öngörülen onbeş günlük süre içinde kaldığı gerekçesiyle işlemin iptal edildiği; hükmün Kanun değişikliğine dayandığı gerekçesiyle de hesaplanan yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılıp, davacı vekili lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.

            4458 sayılı Gümrük Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrasında, kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilecekleri hükme bağlanmış; anılan maddenin 1'inci fıkrası da, 5911 sayılı Kanunun 64'üncü maddesiyle değiştirilerek, yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilecekleri kuralı getirilmiştir.

            Her ne kadar;  Mahkemece, tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunmayıp 5911 sayılı Kanunun 64'üncü maddesiyle getirilen 1'inci fıkra hükmü geriye yürütülerek, dava konusu işlem iptal edilmiş ise de; usul hükümlerinin yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanacağı yolundaki genel hukuk ilkesi uyarınca, usul hükümlerindeki değişikliğin uygulanabilmesi, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla henüz bir işlem tesis edilmemiş olmasına; ya da değişiklik getiren Kanunda usul hükümlerinin derdest uyuşmazlıklara da uygulanacağı yolunda açık bir hükmün bulunmasına bağlıdır.

            Olayda ise, 4458 sayılı Kanunda itiraz usulüne ilişkin değişikliğin, davaya konu edilen işlemin tesisinden sonra yürürlüğe girmesi, değişiklik getiren 5911 sayılı Kanunda usul hükümlerinin derdest uyuşmazlıklara da uygulanacağı yolunda bir hükme yer verilmemiş olması, 21.8.2009 tarihinde tebliğ edilen para cezasına karşı, 3.9.2009 gününde kayıtlara intikal ettirilen dilekçe ile yapılan itirazın, 4458 sayılı Gümrük Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrasında öngörülen yedi günlük sürenin dışında olduğunun anlaşılması karşısında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir. Öte yandan, temyiz başvurusunda bulunan taraflardan birinin mahkeme kararına yönelik temyiz başvurusunun kabul edilerek kararın bozulması halinde, mahkemece yeniden verilecek kararda yargılama giderlerinin hüküm altına alınması Yargılama Hukukunun gereklerindendir.

            Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, bu nedenle davacının temyiz isteminin de reddine, 38,20 (OtuzsekizTürklirasıyirmikuruş) Yeni Türk lirası maktu karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.