Untitled 2

6.10.2011

7. Daire 2009/8413 E. , 2011/6779 K. İHTİRAZİ KAYIT EŞYANIN KIYMETİ KIYMET ARAŞTIRMASI

7. Daire         2009/8413 E.  ,  2011/6779 K.
  • İHTİRAZİ KAYIT
  • EŞYANIN KIYMETİ
  • KIYMET ARAŞTIRMASI

"İçtihat Metni"

Özeti : 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda öngörülen idari başvurular üzerine tesis edilen ve istemin kesin olarak reddi niteliği taşımayan işlemlerin tebliğ edilmesinden sonra izlenecek usul hususunda, 4458 sayılı Kanun’da hüküm bulunmadığından, bu gibi hallerde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10'uncu maddesi hükmünün uygulanması gerektiği; olayda, Gümrük Müdürlüğünün kesin olmayan cevabını istemin reddi sayarak süresinde itiraz eden davacının bu başvurusu üzerine, Gümrük Başmüdürlüğünce, işin esasının incelenmesi suretiyle işlem tesisi gerekirken, usulden reddinin yerinde olmadığı hakkında.

 

         Temyiz İsteminde Bulunan : … Tarım Ürünleri Ticaret Anonim Şti.

         Karşı Taraf             : Gümrük ve Ticaret Bakanlığı adına

                                                 Mersin Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü

            İstemin Özeti          : Davacı adına  tescilli 22.4.2009 gün ve 1686 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerinin yurt dışı gidere isabet eden kısmına karşı yapılan düzeltme başvurusu üzerine Gümrük Müdürlüğünce tesis edilen işleme vaki itiraza cevaben Gümrük Başmüdürlüğünce tesis edilen, Gümrük Müdürlüğünün düzeltme başvurusunu kıymet araştırması sonucunda değerlendireceğini bildirdiği, bu aşamada 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesi hükmüne göre yapılacak işlem bulunmadığı yolundaki işlemin iptali istemiyle açılan davanın; dosyanın incelenmesinden, ithalatta gözetim uygulaması nedeniyle   ihtirazi   kayıtla   yurt   dışı  gider  olarak  beyan  edilen  kıymet

üzerinden tahakkuk ettirilen vergilere karşı yapılan düzeltme başvurusu üzerine Gümrük Müdürlüğünce, eşyanın beyan edilen kıymetinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususunda tereddüte düşüldüğü, kıymet araştırmasının sonuçlanmasından sonra düzeltme başvurusunun değerlendirileceği; bu işleme vaki itiraz başvurusuna cevaben ise Gümrük Başmüdürlüğünce, eşyanın kıymetinin araştırılması yoluna gidildiğinden, bu aşamada 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesi uyarınca yapılacak işlemin bulunmadığı yolunda işlem tesis edildiğinin anlaşıldığı; olayda, ek tahakkuka karşı yapılan düzeltme ve itiraz başvurularından sonra herhangi bir olumsuz karar alınmayıp, kıymet araştırmasına devam edildiği yolunda bilgi verme mahiyetinde işlemler tesis edildiği; bu haliyle, ortada, idari davaya konu edilebilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem bulunmadığı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca reddine dair Mersin İkinci Vergi Mahkemesinin 30.9.2009 gün ve E:2009/1381; K:2009/1076 sayılı kararının; gümrük idarelerince başvurularının sürüncemede bırakılması suretiyle hak kaybına sebep olunduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

            Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

         Tetkik Hâkimi Abidin İldeş'in Düşüncesi: 4458 sayılı Gümrük Kanununun idari itiraz usullerini düzenleyen olay tarihindeki hükümlerinde, idari makamların başvurulara kaç gün içerisinde cevap vermesi gerektiği belirtilmiş ise de; başvurular üzerine verilen cevabın kesin olmaması durumunda ne olacağı hususunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak, ilgililerin, 2577 sayılı Kanunun, idari davaya konu edilebilecek nitelikte işlem tesisi için idareye başvuru haklarını ve idarenin davranış biçimine göre doğabilecek hukuki durumlarla bu hukuki durumlar dolayısıyla idari dava açma hakkının kullanılma süresinin hesaplanmasında uygulanacak yöntemi düzenleyen 10'uncu maddesi, aynı amaca hizmet eden ve gümrük vergileriyle ilgili özel bir uygulama olan düzeltme ve itiraz başvurularında da uygulanabilecek niteliktedir. Aksi halde, düzeltme ve itiraz başvurularının, cevap verilmemesi suretiyle sürüncemede bırakılması ve dolayısıyla hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracak uygulamaların ortaya çıkması kaçınılmazdır.

            Olayda, davacının yaptığı başvurular üzerine tesis edilen işlemlerin, yukarıda sözü edilen hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken, bu yapılmaksızın verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

            Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Mukaddes Aras'ın Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket adına tescilli ihtirazı kayıt dilekçesiyle verilen 22.4.2009 gün ve 1686 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilerek ödenen vergilerin düzeltilerek iadesi istemiyle 6.5.2009 tarihinde yapılan başvuru üzerine; kıymet araştırılmasına ilişkin işlemler sonuçlandıktan sonra düzeltme isteminin değerlendirileceği yolunda tesis edilen gümrük müdürlüğünün 4.6.2009 gün ve 10762 sayılı işleminin 23.6.2009 tarihinde tebliği üzerine 30.6.2009 tarihli dilekçe ile gümrük başmüdürlüğüne yapılan itirazın; konu ile ilgili olarak bu aşamada 4458 sayılı Kanunun 242'nci maddesi hükmü uyarınca yapılacak bir işlem bulunmadığı yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davanın; olayda, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddi yolunda hüküm tesis edilmiş ise de; davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilerek ödenen vergilerin düzeltilmesi talebiyle süresi içerisinde gümrük müdürlüğüne başvurulması ve talebin gümrük müdürlüğünce otuz gün içerisinde karara bağlanarak davacıya tebliğ edilmesi gerekirken, buna uyulmaması ve davacı tarafından gümrük müdürlüğünce işin esası hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, düzeltme isteminin zımnen reddedildiği kabul edilerek başmüdürlüğe yasal süre içerisinde itiraz edilmesi karşısında; gümrük başmüdürlüğü işleminin kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

            Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

            Dosyanın incelenmesinden; davacı adına tescilli 22.4.2009 gün ve 1686 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerinin yurt dışı gidere isabet eden kısmına karşı yapılan düzeltme başvurusu üzerine Gümrük Müdürlüğünce tesis edilen, eşyanın beyan edilen kıymetinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususunda tereddüte düşüldüğü, kıymet araştırmasının sonuçlanmasından sonra düzeltme başvurusunun değerlendirileceği yolundaki işleme vaki itiraz başvurusuna cevaben Gümrük Başmüdürlüğünce tesis edilen, eşyanın kıymetinin araştırılması yoluna gidildiğinden, bu aşamada 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesi uyarınca yapılacak işlemin bulunmadığı yolundaki işlemin iptali istemiyle açılan davanın, Mahkemece, ortada kesin ve yürütülmesi gereken işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmıştır.

            4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinin 1'inci fıkrasında, yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri için tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde ilgili gümrük idaresine verecekleri bir dilekçe ile düzeltme talebinde bulunabilecekleri; 2'nci fıkrasında, düzeltme taleplerinin ilgili gümrük müdürlüğü tarafından otuz gün içinde karara bağlanarak yükümlüye tebliğ edileceği; 3'üncü fıkrasında, kişilerin düzeltme taleplerine ilişkin kararlara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilecekleri; 4'üncü fıkrasında da, gümrük başmüdürlüklerine intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği; 7'nci fıkrasında ise, gümrük başmüdürlüklerinin kararına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.

            Bu hükümlere göre; Gümrük Kanununda öngörülen idari itiraz prosedürü tamamlanmadan idari yargı yoluna başvurulamayacağı gibi, yükümlülerin düzeltme istemlerinin ilgili gümrük müdürlüğünce; itirazlarının da gümrük başmüdürlüklerince, otuz gün içinde karara bağlanarak sonucunun ilgilisine tebliği yasal bir zorunluluk olduğundan; bu sürelerin kesin cevap verilmeden geçirilmesi halinde, idari başvuruların zımnen reddedildiğinin kabulü gerekir. Aksi halde, idari başvuruların, kesin cevap verilmemek suretiyle sürüncemede bırakılması ve dolayısıyla, hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracak uygulamaların ortaya çıkması kaçınılmazdır.

            Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İdari makamların sükutu" başlıklı 10'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; 2'nci fıkrasında da, altmış gün içinde bir cevap verilmezse, isteğin reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde İdarece verilen cevap kesin değilse ilgilisinin bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin, başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren idari dava açma süresi içinde dava açabilecekleri belirtilmiştir.

            Gümrük Kanunu uyarınca işlem tesis edilmesi istemiyle veya idarece re'sen veyahut ilgililerin isteği üzerine tesis edilen işlemlere karşı idareye yapılacak başvuru yollarının yöntem ve süreleri ile kendisine başvuruda bulunulan idarenin cevap verme süreleri, anılan Kanunda, genel hükümlerden (İdari Yargılama Usulü Kanununun 10'uncu maddesindeki esaslardan) ayrı olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, Gümrük Kanununa göre yapılan vergi tahakkukları ile ilgili olarak idari davaya konu olabilecek işlemlerin oluşumunun, yukarıda açıklanan başvuru usulleri ve süreleri konusunda özel Kanun niteliği taşıyan, anılan Kanun hükümlerine göre, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde ise, genel Kanun niteliğindeki 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10'uncu ve 11'inci maddeleri hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.

            Olayda olduğu gibi, davacının vergilere karşı yaptığı düzeltme başvurusu üzerine, Gümrük Müdürlüğünce tesis edilen ve istemin kesin olarak reddi niteliği taşımayan işlemin tebliğ edilmesinden sonra izlenecek usulün ne olması gerektiğine dair, 4458 sayılı Kanunda herhangi bir düzenleme bulunmadığından, 2577 sayılı Kanunun 10'uncu maddesinde yer alan, İdareye yapılan başvuru üzerine verilen cevabın kesin olmaması halinde, ilgilisinin bu cevabı, istemin reddi sayacağı yolundaki hükmün uygulanması gerekir.         

            Bu bakımdan; düzeltme başvurusunun reddine dair Gümrük Müdürlüğü kararının 23.6.2009 tarihinde tebliğinden itibaren işlemeye başlayan yedi günlük süre içerisinde, 30.6.2009 tarihinde yapılan itirazın esasının incelenmesi gerekirken, yukarıda açıklanan şekilde tesis edilen Gümrük Başmüdürlüğü işleminde ve bu işlemin iptali istemiyle açılın davayı reddeden vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

            Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de dikkate alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 6.10.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

 

KARŞI OY

            Temyiz başvurusu; davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerinin yurt dışı gidere isabet eden kısmına karşı yapılan düzeltme başvurusu üzerine tesis edilen işleme vaki itiraza istinaden Gümrük Başmüdürlüğünce tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

            4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinin 1'inci fıkrasında, yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri için tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde ilgili gümrük idaresine verecekleri bir dilekçe ile düzeltme talebinde bulunabilecekleri; 2'nci fıkrasında, düzeltme taleplerinin ilgili gümrük müdürlüğü tarafından otuz gün içinde karara bağlanarak yükümlüye tebliğ edileceği; 3'üncü fıkrasında, kişilerin düzeltme taleplerine ilişkin kararlara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilecekleri; 4'üncü fıkrasında da, gümrük başmüdürlüklerine intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği; 7'nci fıkrasında ise, gümrük başmüdürlüklerinin kararına karşı, işlemin yapıldığı gümrük müdürlüğünün bulunduğu yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.

            Bu hükümde öngörülen idari itiraz prosedürü tamamlanmadan idari yargı yoluna başvurulamayacağı gibi, yükümlülerin düzeltme ya da itiraz başvurularının, ilgili idarelerce otuz gün içinde karara bağlanarak ilgilisine tebliği de yasal bir zorunluluk olup, bu süre içerisinde cevap verilmemesi halinde, düzeltme ya da itirazın zımnen reddedildiğinin kabulü gerekmektedir. Bu durumda, itiraz başvurusuna konu edilebilecek düzeltme başvurusunun reddi ya da idari davaya konu edilebilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu olan itirazın reddi yolundaki işlem oluşmaktadır. Aksi halde, idari başvuruların cevap verilmemesi suretiyle sürüncemede bırakılması ve dolayısıyla, hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracak uygulamaların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Öte yandan; söz konusu başvurular için öngörülen ve kamu düzeniyle ilgili olan sürelere uyulmamış olması halinde, bu durumun idari yargı yerlerince kendiliklerinden nazara alınması, İdari Yargılama Hukukunun gereklerindendir.

            Olayda, davacı adına tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerinin bir kısmının  düzeltilmesi  talebiyle  6.5.2009 tarihinde  posta  ile taahhütlü yapılan başvuru üzerine, otuz gün içinde cevap verilmemesi suretiyle zımni ret işleminin oluşmasından sonra, (kesin olmayan cevabın 23.6.2009 tarihinde tebliğini müteakip) 30.6.2009 tarihinde yapılan itirazın, itiraz dilekçesinin verildiği tarih itibarıyla, yedi günlük yasal süreden sonra yapıldığı açık olduğuna göre, dava açma hakkı doğurmayan Başmüdürlük işleminin iptali istemiyle açılan davanın, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle reddedilmesinde sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

            Dairemizce, Gümrük Müdürlüğünün kesin olmayan yanıtının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10'uncu maddesi hükmü uyarınca düzeltme talebinin reddine dair karar olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Oysa, bu görüş; 4458 sayılı Kanun ile gümrük vergisinden doğan uyuşmazlıklarda tahakkuk veya ceza kesme işlemine karşı dava açmadan önce bir üst merci tarafından işlemin denetlenmesi esasının getirilmiş olması ile ilgililerce haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceklerine ilişkin hüküm getiren 2577 sayılı Kanunun 10'uncu maddesinin farklı durumları düzenlemesi nedeniyle uygun düşmeyeceği gibi; başvuruların cevaplandırılması hakkında, 2577 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin genel; 4458 sayılı Kanunun 242’nci maddesinin ise özel kanun hükmü olması; özel kanun hükmünün, Kanun Koyucu’nun açık iradesi dışında, ister önceki, isterse sonraki tarihli olsun, her zaman, genel kanunun önüne geçmesi ve onu zımnen ilga etmesi nedeniyle, anılan 10’uncu maddenin uygulanma olanağı da bulunmamaktadır.

            Bu bakımdan, temyiz isteminin açıklanan gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile Dairemiz kararına katılmıyorum.