Untitled 2

13.10.2010

7. Daire 2008/2465 E., 2010/4530 K.25.6.2004 gün ve 7541 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerine vaki itirazın reddine

7. Daire 2008/2465 E., 2010/4530 K.

"İçtihat Metni"

Temyiz İsteminde Bulunan : …

… Otomotiv Dış Ticaret Limited Şirketi 

Vekili: Av. …

… Karşı Taraf: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına 

İstemin Özeti: Davacı Şirket adına tescilli 25.6.2004 gün ve 7541 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerine vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; ihracatçı ülke nezdinde yapılan araştırma sonucunda saptanan kıymetin esas alınması suretiyle yapılan ek tahakkukun hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddeden İstanbul Yedinci Vergi Mahkemesinin, 27.2.2008 gün ve E:2007/2094; K:2008/697 sayılı kararının; olayda zaman aşımı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. 

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur. 

Tetkik Hâkimi Bülent SEYİTDANLIOĞLU'nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı Nazlı YANIKDEMİR'in Düşüncesi : Temyiz başvurusu; davacı Şirket adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğinden bahisle yapılan ek katma değer vergisi tahakkukuna vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istemiyle yapılmıştır. 

4458 sayılı Gümrük Kanununun 197'nci maddesinin 2'inci fıkrasında; yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen gümrük vergilerine ilişkin tebligatın gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılmasının zaman aşımını durduracağı, hükmüne yer verilmiş, aynı maddenin 4'üncü fıkrasında da, gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun bulunması halinde, bu alacakların Türk Ceza Kanunundaki dava ve zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edileceği, hükme bağlanmıştır. 

Yukarıda yer verilen hükümlerin değerlendirilmesinden, beyannamenin tescil tarihinden itibaren üç yıl içinde yükümlüsüne tebliğ edilmeyen gümrük vergisi tahakkuklarının zaman aşımına uğrayacağı, ancak, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak ceza davası açılmış ise, bu davanın sonucunun beklenilmesi, verilecek karara göre, zamanaşımı süresinin, eylemin Türk Ceza Kanunu yönünden de suç teşkil edip etmediğinin belirlenmesinden sonra, değerlendirilmesi ve ona göre karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. 

Bu itibarla, mahkemece, aynı eylemle ilgili olarak davacı Şirket yetkilileri hakkında, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığı, bulunulmuş ise, eylemin suç oluşturup oluşturmadığı hususu, Savcı tarafından açılacak olan ceza davası hakkında verilecek kararla ortaya çıkacağından, ceza davası açılıp, açılmadığının, açıldığının tespiti halinde de, dava konusu vergilerin zaman aşımına uğrayıp uğramadığı hakkında karar verilmesi gerekmektedir. 

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü: 

4458 sayılı Gümrük Kanununun 181'inci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde, ithalatta gümrük yükümlülüğünün, ithalat vergilerine tabi eşyanın serbest dolaşıma girmesiyle doğacağı; 2'nci fıkrasında, gümrük yükümlülüğünün, söz konusu gümrük beyannamesinin tescil tarihinde başlayacağı; 74'üncü maddesinde, Türkiye Gümrük Bölgesine gelen eşyanın serbest dolaşıma girişinin; ticaret politikası önlemlerinin uygulanması, eşyanın ithali için öngörülen diğer işlemlerin tamamlanması ve kanunen ödenmesi gereken vergilerin tahsili ile mümkün olduğu belirtilmiş; aynı Kanunun 197'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, gümrük vergilerinin, tahakkukundan hemen sonra beyanname veya beyanname yerine geçen belge üzerinde yükümlüye tebliğ edileceği; 2'nci fıkrasında da, yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen veya 1'inci fıkrada belirtilen şekilde tebliğ edilemeyen gümrük vergilerine ilişkin tebligatın, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı; şu kadar ki, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılmasının zaman aşımını durduracağı; 4'üncü fıkrasında da, gümrük vergisi alacaklarının, ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zaman aşımı süresinin daha uzun bulunması halinde, bu alacakların, Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zaman aşımı sürelerinde kovuşturulup tahsil edileceği hükme bağlanmıştır. 

Bu hükümlere göre; gümrük beyannamesinin tescil tarihinden itibaren üç yıl içinde yükümlüsüne tebliğ edilmeyen gümrük vergisi tahakkukları zaman aşımına uğrayacaktır. Ancak, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak ceza davası açılması ve bu davanın sonucunda mahkumiyet kararı verilmesi halinde, gümrük idaresi, söz konusu eşyanın ithalinden doğan gümrük vergi ve resimlerini, suçun tabi olduğu zaman aşımı süresi içerisinde yapıp tebliğ edeceği ek tahakkukla isteyebilecektir. 

Olayda ise, ek tahakkukun, beyannamenin tescil edildiği 25.6.2004 tarihinden itibaren üç yıllık zaman aşımı süresi geçirildikten sonra, 26.6.2007 tarihinde davacı Şirkete tebliğ edildiğinin anlaşılması, bu ithalatla ilgili olarak açılmış bir ceza davası ve verilmiş bir mahkumiyet kararının bulunduğunun da iddia edilmemiş olması karşısında, tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir. 

Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 13.10.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi. 

KARŞI OY 

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.