Untitled 2

28.04.2010

7. Daire 2008/5045 E., 2010/2050 K.Davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk fişi esasına göre

7. Daire 2008/5045 E., 2010/2050 K.

"İçtihat Metni"

Davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk fişi esasına göre yapılan veraset ve intikal vergisi tahakkukunun, İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, ... Mahallesi, ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı gayrimenkule ait kısmının iptali istemiyle açılan davada, dava dilekçesi ve eklerinin merciine tevdii yolunda verilen İstanbul Sekizinci Vergi Mahkemesinin 10.11.2004 gün ve E:2004/503; K:2004/2259 sayılı kararını; olayda; davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine yapılarak tebliğ edilen veraset ve intikal vergisi tahakkukunun söz konusu gayrimenkule ilişkin kısmının iptali istemiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 1 'inci maddesi uyarınca davalı İdareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine süresi içerisinde dava açıldığı açık olduğundan, işin esasının incelenmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin, vergi dairesi işlemine karşı Maliye Bakanlığına şikayet başvurusunda bulunulmaksızın açılan davada idari merci tecavüzü bulunduğu gerekçesiyle verilen mahkeme kararında isabet görülmediği gerekçesiyle bozan Danıştay Yedinci Dairesinin 1.10.2007 gün ve E:2005/941; K:2007/3872 sayılı kararına uyularak yeniden yapılan inceleme sonucunda, 7338 sayılı Kânunun istisnalar başlıklı 4'üncü maddesinin 2353 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle değişik (j) bendi hükmüne göre, kuru mülkiyet halinde intikal eden malların, kuru mülkiyet halinde kaldığı müddetçe veraset ve intikal vergisinden müstesna olduğu; olayda; davacı tarafından öne sürülen kısıtlılık halinin mülkiyet hakkını tamamen sınırlandırmadığı; veraset ilamında da mülkiyeti kısıtlayıcı hükmün yer almadığı; öte yandan; İstanbul Altıncı Vergi Mahkemesinin 2007/2434 esasında kayıtlı dosyada verilen ara kararı üzerine Tapu Sicil Müdürlüğünden alınan tapu kayıtlarında da herhangi bir kısıtlamanın bulunmadığının tespit edildiği; bu bakımdan; gayrimenkule ilişkin yapılaşma yasağının, davacının mülkiyet hakkını kuru mülkiyet şeklinde sınırlandırmadığı anlaşılmakla, davacı adına yapılan tahakkukta hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İstanbul Sekizinci Vergi Mahkemesinin 21.4.2008 gün ve E:2008/1173; K:2008/1143 sayılı kararının; olayın, kuru mülkiyet halinde intikal ile ilgisinin bulunmadığı, koru vasıflı yerin kullanılmasının yasaklandığı; gayrimenkul sit alanında kaldığından, uyuşmazlığın, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur. 

Tetkik Hakimi Abidin İLDEŞ'in Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden; veraseten intikal eden gayrimenkule ilişkin ihtirazi kaydın kabul edilmemesi suretiyle yapılan tahakkukun iptali istemiyle açılan davanın, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle reddedildiği anlaşılmıştır. 

7338 sayılı Kanunun istisnalar başlıklı 4'üncü maddesinin (j) bendi hükmüne göre, kuru mülkiyet halinde intikal eden gayrimenkuller, bu halin devamı süresince vergiden müstesnadır. 

Mahkeme kararı, gayrimenkulun kuru mülkiyet halinde intikal etmediği gerekçesine dayanmaktadır. Oysa; 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, intakal eden gayrimenkulden koru alanı olması nedeniyle yararlanma olanağının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu haliyle, gayrimenkul kuru mülkiyet halinde intikal etmiş olduğundan, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir. 

Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. 

Danıştay Savcısı Nazlı YANIKDEMİR'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin l'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Yedinci işin gereği görüşüldü: 

Dosyanın incelenmesinden; 31.8.2003 tarihinde vefat eden muristen davacıya veraseten intikal eden, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğünce verilen 28.12.2001 gün ve 6837 sayılı yazıda, 22.7.1983 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli Boğaziçi Ongörünüm Uygulama İmar Planında II. grup koruma alanında kaldığı, 22.7.1983 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Boğaziçi Nazım Planına göre geçici de olsa hiçbir inşaat yapılamayacağı; Kültür Bakanlığı İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Genel Müdürlüğünün 21.1.2002 gün ve 153 sayılı yazısında ise, Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 24.6.1983 gün ve 15175 sayılı kararı ile sınırları belirlenen Boğaziçi Sit Alanı Ongörünüm bölgesinde kaldığı, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 14.12.1973 gün ve 7518 sayılı kararı ile tescilli olan Vaniköy Korusu içinde yer aldığı, doğal sit derecelendirmesi bulunmayan, yapılaşma yasağının 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu ve 22.7.1983 tarihinde onaylanan 1/5000 Boğaziçi Nazım Planı ile getirildiği belirtilen; İstanbul Valiliği Üsküdar 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün 2.3.2004 gün ve 556 sayılı yazısıyla da, koru vasıflı olup, tapu kaydında kültür ve tabiat varlığı şerhi bulunmadığı bildirilen İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, ... Mahallesi, ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı gayrimenkule ilişkin ihtirazı" kayıt konularak verilen beyanname üzerine tahakkuk fişi esasına göre yapılan veraset ve intikal vergisi tahakkukunun sözü edilen gayrimenkule dair kısımının iptali istemiyle açılan davanın, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle reddedildiği anlaşılmıştır. 

7338 sayılı Kanunun istisnalar başlıklı 4'üncü maddesinin 2353 sayılı Kanunun rina* maddesiyle değişik 0) bendinde, sağlar arasında ivazsız bir tarzda vuku bulan intikaller hariç olmak üzere kuru mülkiyet halinde intikal eden malların, kuru mülkiyet halinde kaldığı müddetçe veraset ve intikal vergisinden istisna edildiği hüküm altına alınmıştır. 

Bu hükme göre; kuru mülkiyet halinde, yani yararlanma hakkı olmaksızın veraseten intikal eden gayrimenkullerin, kuru mülkiyet hali devam ettiği sürece vergiden müstesna kılınmaları; ancak, bu halin sona ermesi üzerine vergiye tabi tutulmaları gerekmektedir. Dolayısıyla; dosyadaki uyuşmazlığın çözümü, veraseten intikal eden gayrimenkulun kuru mülkiyet halinde intikal edip etmediğinin belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. 

2960 sayılı Boğaziçi Kanununun 5'inci maddesinde, Boğaziçi Alanında orman sayılmayan özel mülkiyete ait koru alanlarının yeşil alan sayılacağı ve bitki varlıklarının geliştirilerek muhafaza edileceği, bu alanlardaki ağaç varlıklarının yok edilmesinin veya tahrip edilmesinin yasak olduğu, yeşil alan sayılan yerlerde mahalli mahsullerin yetiştirilmesine devam edileceği öngörülmüş; aynı Kanunun geçici 5'inci maddesinde de, 22.7.1983 tarihinde onaylanan Boğaziçi Alanı 1/5000 ölçekli nazım planı ile öngörünüm bölgesi ve sahil şeridine ait i/1000 ölçekli imar uygulama planlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı belirtilmiştir. 

Sözü edilen hükümlerin değerlendirilmesinden; Boğaziçi Alanında kalan koruluklardan yeşil alan sayılmaları nedeniyle yararlanmanın olanaklı olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durum ise, bu gayrimenkullerin mülkiyetinin, maliklerine, arsa sayılmanın gerektirdiği kullanma ve yararlanma hakkını sağlamadığını, dolayısıyla kuru mülkiyet halinde kaldığını göstermektedir.

Bu bakımdan; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğünün ve Kültür Bakanlığı İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Genel Müdürlüğünün yazıları ile kültür ve tabiat varlığı değil, koru alanında kaldığı bildirilen ve bu nedenle kuru mülkiyet halinde intikal ettiği açık bulunan gayrimenkulun bu hali devam ettiği sürece vergiden müstesna tutulması gerekmektedir 

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne, aksi yolda verilen mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine, Mahkemece, yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 28.4.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi. 

KARŞI OY Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile Dairemiz kararına katılmıyorum.